SOPHIE MACKINTOSH - Su Kürü

Distopya okumayalı çok oldu, bu kitabı Can Yayınlarının sitesinde görünce merak ettim ve buradayız... roman ada olduğunu düşündüğümüz bir yerde başlıyor, terk edilmiş otel benzeri (balo salonu, lobi, bir sürü odadan bahsettikleri için) bir mekanda, anne, baba (Kral) ve üç kızdan (Grace, Lia, Sky) oluşan bir aile yaşıyor... dünyanın geri kalanına bir şey olmuş, kızlar ne olduğunu bilmiyorlar ama kesinlikle bir şey olmuş:)) zehirli bir durum var (neyse artık?) ve erkekler kadınlara çok kötü davranıyorlar, aile buraya sığınmış, kızların küçüklüklerinde başka zarar görmüş kadınlarda bunların yanına gelip kalıyorlar iyileşmek için... hem ana karadaki (dünyanın kalanındaki) tehditten korunmak hem de iyileşmek için bir takım terapiler ve kürler uyguluyorlar, özellikle ana-baba kızlara bunu dayatıyorlar... bu terapiler; üstlerine ağırlık bağlanmış giysilerle havuza dalmaya zorlanıp neredeyse boğulana kadar kalmak, üstlerine çuval gibi bir bez giydirilip saunada bayılana kadar tutulmak, bir leğene veya küvete tuzlu su koyup başlarını yine neredeyse boğulana kadar basılı tutmak, bardak bardak tuzlu su içirmek vs. vs. sadist uygulamalardan oluşuyor... bu yolla arındıklarını (neyden?) ve güçlendiklerini düşünüyorlar... kızlar ebeveynlerinin bu zorba tutumuna ses çıkarmıyorlar ama bir tanesi sürekli vücudunu kesiyor, her birinin bir arızası var... romanın büyük bölümünde buraya kadar yazdığım şeyler dolaşık bir biçimde anlatılıyor da anlatılıyor... klostrofobinin dibine vurdum ve kitabı fırlatıp atmadığıma çok hayret ettim... sonrasında babaları ölüyor (veya kayboluyor, gidiyor), adaya o çok korktukları erkekler geliyor, bir süre sonra anneleri de kayboluyor ve karabasan devam ediyor...

Kitabı okumaya devam etmemin tek sebebi, bu kadar saçmalamadan sonra aslında ne anlatmak istiyor (ki son sayfalara kadar anlayamadım) diye merak etmemdi... sonunda erkek milletinin kadınlara yaptığı zulümü anlatıyormuş ve bu feminist distopyaymış bingo!!! distopya ilgi görüyor diye her türlü abukluğu çevirmek ve yayımlamak nasıl bir karardır yayınevi bir düşünsün bence... hiç sevmedim nokta...

Yazar: Sophie Mackintosh
Çevirmen: Begüm Kovulmaz
Özgün Adı: The Water Cure
Sayfa Sayısı: 288
Basım Yılı: 2019
Yayınevi: Can

Sen bir kızsın. Savunmasızsın. Erkekler zarar verecektir sana; hele dış dünyadakiler kesinlikle yapacaktır bunu. Bedenler yalnız gözetim altında olduklarında güvendedirler. Bu acıların seni en kötüsüne hazırlayacak; hastalıkta çekeceklerinin yanında, tedavide çektiklerin bir hiç. Hadi gel, şimdi oyun zamanı...
Kimsenin kendini güvende hissetmediği bir dünya hayal edin. Hele ki bir genç kızı yetiştirmenin aşırı önlem almayı gerektirdiği bir dünya... Böyle bir dünyada büyümüş üç kızkardeşin babalarından öğrendikleri tek şey korkudur. Kendilerinden, sevgiden ve erkeklerden korku... Gelgelelim bir gün yaşadıkları yerin kıyılarında beliren üç erkek, tüm korkularını onlara hatırlatacak, kendileriyle birlikte tutkuyu ve yıkımı da getireceklerdir…
Sophie Mackintosh’un 2018’in en ses getiren kitaplarından biri olan ve Booker Ödülü’ne aday gösterilen olağanüstü ilk romanı Su Kürü, şiddet ve arzu üzerine akıllardan çıkmayacak bir hikâye anlatıyor.
“Bu tuhaf, sarsıcı roman, ürkütücü güzelliğiyle insanı beklenmedik bir şekilde yakalıyor ve bırakmıyor.”- Paula Hawkins
“Su Kürü hem düşsel hem tekinsiz, sürükleyici bir roman; çatışan gerçeklere ait baş döndürücü bir labirent.”- Helen Phillips
“Tüyler ürpertici, ustalıkla yazılmış bir roman. Sarsıcı bir yoğunluk ve gerilim sergiliyor.”- 2018 Booker Ödülü, Seçici Kurulu

Yorumlar

  1. Yorumunuz ve tanıtım için Teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Çok sinirmiş yaaa...tanıtımı okurken asla okumam bu kitabı dedim ama bir de ödül almış e artık çok acayip, kim kime nasıl ödül veriyor anlamıyorum zaten. Bu ödül işlerinde ya bir şeyler dönüyor..ya dönüyor:( "Kesinlikle bir şey olmuş" da çok güldüm bu arada:)))
    Eline sağlık Gül'cüğüm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müjde Hanım, ödül almamış da ödüle aday olmuş ama haklısınız bu ödül işleri hiç de objektif ve hakkaniyete dayanarak yapılmıyor. Hatta bu kitap bizim edebiyat çevrelerinde de şu sıra allanıp pullanarak lanse ediliyor, Can büyük yayınevi ya, bir tek sabit fikirde mekan olarak adayı seçtiği için istediklerini tam anlatamamış mealinde bir şey yazıyordu diğerlerine göre muhteşem bir kitap. Yazar çok şeyi hedeflemiş olabilir ama kurgusu bir felaket, olmamış.

      Kesinlikle durumu burada doğru aslında çünkü çocuklar bu adaya bebekken gelmişler hatta ikisi orada doğmuş o yüzden ne olduğunu bilmiyorlar. Tabii ben bizim muktedirlerin uydurduğu şekilde yazmasam olmazdı:)) teşekkürler, sevgiler:)

      Sil
    2. Aaa...pardon pardon! Çok affedersin, yanlış okumuşum ah bu gözlerim (hem gözler, hem gözlükler yıllardır güya gidilecek, değişecek)
      Yayınevlerini zaten yapımcılara benzetiyorum torpili olan diyeyim veya ünlülere toz kondurmuyorlar. Tanınmamış birinin ilk kitabıysa oooo....tenezzül bile etmiyorlar basmaya:(
      Sevgilerimle:)

      Sil
    3. Sorun değil:)) Satış stratejileri de bu tip kararlarda etkili oluyor sanırım. Daha objektif kararlara diyelim:) Sevgi benden:)

      Sil
  3. değişikmiş..ama beni aşar böyle kitaplar...bana aşk macera intikam falan lazım:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç size göre değilmiş:) teşekkürler, sevgiler:)

      Sil
  4. oooo en ağırından bir eleştiri olmuş ama bazen bu şekilde ifade etmemiz yerinde oluyor hislerimizi ki benim gibi biri daha almasın :D teşekkürler bir kitap daha elendi gözümde :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani:)) şüphesiz beğeniler değişiyor, benim kadar sevmeyen çıkar mı bilmiyorum ama kitapta bir tuhaflık olduğunu da yazmak gerek en azından bunu okuyan kitabı incelerken ihtiyatlı davranır. Teşekkürler Eylem Hanım, sevgiler:)

      Sil
  5. Ay yok okunacak o kadar kitap varken, bununla zaman kaybetmeye değmez canım. Sağolasın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman yeni kitaplara artık. Teşekkürler, sevgiler:)

      Sil
  6. Yanlış bir yola düşmekten kurtardınız bizi; çok sağ olun. :)

    YanıtlaSil
  7. ismi güzelmiş kitabın ama ivit distopyalar bazen saçma oluyoooo :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap kapağı da güzel ama yetmiyor tabii ki:) Sevgiler:)

      Sil
  8. Şu yoruma bittim yalnız :))))

    "Dünyanın geri kalanına bir şey olmuş, kızlar ne olduğunu bilmiyorlar ama kesinlikle bir şey olmuş:)"

    Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey olmuştur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler:) ne acayip laflar ürettiler değil mi? Sevgiler:)

      Sil
  9. ben de distopya severim ama yorumunuzdan sonra (çok cesurca, birinin kral çıplak diyebilmesi lazım) bu kitabı okuyacağımı hiç sanmıyorum, eksik kalsın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim:) nasıl çok sevdim, bayıldım diyorsam, hiç sevmedim de diyebilmeliyim diye düşünüyorum. En azından bunu okuyana kitabı daha dikkatli incelemesi için bir fikir verir. Sevgiler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH