BETH LEWIS - KURT YOLU
İthaki'yi sevmeme rağmen son zamanlarda bu yayınevinden okuyacak pek bir şey bulamıyordum, en son 2018'de okumuşum... editörlük yapan İngiliz bir yazarın ilk romanı olan bu kitabı gördüğümde ilgimi çeken karlarla kaplı orman oldu, küçük bir kızın mücadelesi de cazip geldi ve aldım... beklediğimden biraz farklı (daha vahşi) çıktı ama iyiydi... türü için karar veremedim ama en uygunu gerilim olabilir...
Konuya gelirsek; soğuk savaş sırasında Sovyetler ve Batı blogu birbirlerine bomba atmış Dünya tanınmaz hale gelmiş, bir sürü insan ölmüş, geride kalanlar da hayatta kalmak için daha vahşi bir hale bürünmüşler... buradan sanki alternatif bir tarih anlatımı gibi görünse de öyle değil, bu hikaye fon halde (fazla detaylandırılmamış) ve romanın bütünü içinde çok az yer kaplıyor, ana konunun yanında çok eğreti duruyor, insanların vahşetini buna bağlıyor gibi kurgulamış ama bana çok gereksiz geldi, olmasa da olurmuş... insan her zaman vahşi bir tür illa bir felaket olması gerekmiyor, anlattığı konu her türlü zaman ve koşulda geçebilirdi... neyse devam edelim; Elka 7 yaşında ninesi ile birlikte bir orman kulübesinde yaşıyor, anne ve babası kuzeye altın aramaya gitmişler (bu konuyu da 19. yüzyıldaki altına hücum hikayelerine çok benzettim), küçük kız yalnız olduğu bir gün fırtınaya yakalanır ve evinden çok uzak bir noktaya sürüklenir... ninesini bulmak için yürürken karşısına çıkan bir kulübeden bir parça kurutulmuş et çalar, ama kulübenin sahibi (korkunç görünüşlü bir adam) onu yakalar ve isterse yanında kalabileceğini söyler... Elka'ya tuzak kurmayı, tavşan, geyik avlamayı, et tütsülemeyi vs. ormanda hayatta kalmak için gerekli her şeyi öğretir... Elka adamla birlikte (pek fazla insana rastlamadan) 10 yıl yaşar, sonrasında bir gün yakındaki kasabaya indiğinde kadın bir Yargıç ile karşılaşır. Yargıç ona kadınları öldüren bir seri katilin resmini gösterir, tanıyıp tanımadığı sorar, Yargıca pek bir şey söylemese de şok olur, çünkü aranıyor ilanında birlikte yaşadığı adamın resmi vardır... ne yapacağını bilemeyen Elka eve döndüğünde Yargıç ve adamlarının kulübesini aradıklarını, adamın ortada olmadığını görür ve uğradığı hayal kırıklığı sonucunda oradan uzaklaşır ve gidecek yeri de olmadığından anne ve babasını aramak üzere kuzeye gitmeye karar verir ve başına gelmeyen kalmaz...
Doğadaki hayvanların dayanıklılığı/vahşiliği, insanların davranışı/kötülüğü ile karşılaştırılıyor tüm kitap boyunca... ben arka kapağa baktığımda daha saf bir hayatta kalma mücadelesi okuyacağımı sanıyordum ama bayağı vahşi bir kurgu ile karşılaştım... çok benim tarzım değildi ama romanı beğendim, rahatsız edici ama sürükleyici bir hikayesi vardı, konu ilginizi çekiyorsa deneyebilirsiniz...
Yazar: Beth Lewis
Çevirmen: Özge Onan
Özgün Adı: The Wolf Road
Sayfa Sayısı: 432
Basım Yılı: 2020
Yayınevi: İthaki
Başımıza ne geldiğini bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bir gün bütün haritaların işe yaramaz hale geldiği ve kendi haritamızı yapmak zorunda kaldığımız.
Fırtına bulutu gelip onu aldığında Elka yedi yaşında bir kızdı. Büyük Aptallık ve Çöküş’ün ardından, ormanların bataklığa, şehirlerin harabeye dönüşmesinden sonra dünyadan ne kaldıysa o vardı elinde. Bu dünyaya pek güvenmiyor, hayatını ormanda sürdürüyordu; yolları, kasabaları, insanları sevmiyordu. Kısa hayatı boyunca ormanın ve kendinin kurallarıyla yaşamıştı ki bunların ilki, başka bir insanın yoluna güvenmemekti. Ormanda yalan yoktu, orman yalan söylemeyi bilmezdi. Hayal kırıklığı yoktu, kötülük yoktu; ormanda insanların yanlarında götürdükleri hariç her şey olduğu gibiydi.
Elka önce avlanmayı öğrendi, kurtlardan ve ayılardan kaçmayı; sonra da etrafında kötü bir şeyler döndüğünün farkına vardı. Artık bu ormanda kalamayacağını anlayıp anne ve babasını bulma umuduyla kuzeye gitmeye karar verdi. Bir planı vardı ve bunu sonuna kadar uygulayacaktı. Kurtlar ve ayılar yenildiklerinde pes etmezdi. Vahşi yaşam, kaslarında ve kemiklerinde güç kalmayana kadar yaşamaya devam ederdi; vahşi yaşam pes etmezdi, Elka da etmeyecekti.
“Daha ilk sayfasından beni içine çeken, dikkate değer bir ilk roman. Bana Cormac McCarthy’nin Yol’undaki yabani dünyayı hatırlatıyor.”- Nick Cutter, Karanlık Ada’nın yazarı -
“Baş döndürücü... keyif veren bir üslup ve unutulmaz karakterle bezenmiş dâhiyane bir gerilim hikâyesi.”–Scott Hawkins, Kül Dağı’ndaki Kütüphane’nin yazarı -
“Çetin ve dehşetli, öngürebilir bir kıyamet sonrası dünyaya yapılan fazlasıyla gerilimli bir yolculuk.”
- Paul Tremblay, Kafamdaki Hayaletler’in yazarı -
Film olabilirmiş sanki konu güzel ama vahşi bir şey ben okuyamam sanirim
YanıtlaSilBende okuyamam aslında ama bunda yavaş yavaş ortaya çıkıyordu (hani alıştıra alıştıra gibi) o yüzden okumada sıkıntı olmuyor da bitirdiğimde pek hoşuma gitmedi. Ve arka kapak insanı yanıltıyor. Teşekkürler, sevgiler
Sililginç bir kitaba benziyor Gül Hanım, teşekkür ederiz paylaşımınıza, sevgiler:)
YanıtlaSilEvet öyle:) Ben teşekkür ederim, sevgiler:)
SilKonusu oldukça akıcı gözüküyor kıymetli yorumun için teşekkürler:)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim. Sevgiler:)
SilMacera gerilim türünde bir roman sanırım. Ancak konuyu soğuk savaşa bağlaması gerçekten garip kaçmış:)
YanıtlaSilAslında çok büyük bir savaş yaşanmış sonrasında dünyanın geldiği durumda bir hikaye anlatıyor ama o felaketi detaylandırıp ana hikayeye pek bağlayamadığı için tuhaf duruyor kenarda bekliyor öyle. Teşekkürler.
SilBu kitabın hikayesini izlemek ilginç görünüyor. Kitap önerileriniz için teşekkür ederiz. Endonezya selamlar.
YanıtlaSilBen teşekkür ederim. Selamlar:)
Silgüzel konuymuş yaa yani kızın yaşamı ve o adam kısmı ve sonra arayışı :) ithaki seviyom ben dee :) ama bu kitap senin tarzın değilmiş bak :) edebiyat diyil popüler kitaplardan yani :)
YanıtlaSilEvet çok fazla okuduğum bir tür değil ama arada böyle kolay okunan kitaplar iyi geliyor:) adam ile kızın ilişkisi ve sonunda geldiği nokta çok ilginçti, karlı orman bu sıcak günlerde çok iyi geldi:) okunur yani. teşekkürler, sevgiler:)
Silİlginç bir kitap gibi geldi bana😊
YanıtlaSilEvet öyle, ayrıca şaşırtıcıydı. Teşekkürler.
Sil