MİTHAT CEMAL KUNTAY - ÜÇ İSTANBUL

Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş yıllarında geçen bir hikaye anlatıyor Mithat Cemal Kuntay, çok sayıdaki karakterle memleketin nasıl içten içe çürüdüğünü göz önüne seriyor... karakterlerinin neredeyse hepsi süfli insanlar, yalnız kendi çıkarları için fırıldak misali hareket ediyorlar... işin en acı tarafı ise sanki aradan bir asırdan fazla zaman geçmemiş gibi manzaranın bugünümüze çok benzemesi... okurken çok rahatsız oldum, tıpkı Osmanlı gibi bizde tepetaklak gidiyoruz ve farkında değiliz... roman iyi, ibret için okunmalı...


Yazar: Mithat Cemal Kuntay

Sayfa Sayısı: 576

Basım Yılı: 2020 (11. Baskı)

Yayınevi: Oğlak Yayınları


Türk romanının kilometre taşlarından biri daha Oğlak Klasikleri arasında...

Yirmiyi aşkın, önde gelen roman kahramanı, bir romanı roman yapan bütün ruh çözümlemeleriyle karşınızda. Bir o kadar sayıda gerçek tarihi kişilikler ile başka yardımcı unutulmaz tipler romana ustaca yedirilmiş... Simsiyah ve 33 yıl sürmüş Abdülhamit dönemi baskısıyla "İstibdat İstanbul'u"... Özgürlük adına iktidara gelenlerin yönetimde olduğu ama Abdülhamit'e rahmet okutturan "Meşrutiyet İstanbul'u"... Batan bir imparatorluğun bütün sefaleti ile ülkeyi işgal edenlere yaltaklanmada birinci olanların "İşgal İstanbul'u"... Ve bütün bu İstanbullar'ı dikey olarak kesen bir yazar hayatı: Muharrir Adnan Bey.

Bugüne kadar yapılmış bütün sıralamalarda ilk 10'a girmiş efsanevi roman Üç İstanbul'u okumuş olanlara katılmak isteyenlere...

MİTHAT CEMAL KUNTAY: 1885’te İstanbul’da doğdu. Vefa İdadi’sini ve Hukuk Mektebi’ni bitirdi. Hukuk Mektebi’nde idare hukuku dersleri verdi. Adalet Bakanlığı’na bağlı çeşitli kuruluşlarda çalıştı.

İlk şiiri “Elhamra”, Resimli Kitap’ta yayımlanan Mithat Cemal, daha sonra, II. Meşrutiyet döneminde çeşitli dergilerde yayımlanan şiirlerinde ulusal duyguları önplana çıkarması ve aruzu ustaca kullanmasıyla dikkat çekti. Kolay söylenmiş izlenimini bırakan dizeleriyle Mehmet Akif, Yahya Kemal gibi aruz ustalarının etkisinde kalmış göründü. Çınaraltı (1941-1944) dergisinde en verimli döneminin şiirlerini yayımladı.

Kuntay, basit bir dil kullandığı Kemal (1912), Yirmi Sekiz Kânun-ı Evvel (1918) gibi oyunlarında yurt sevgisini işledi. Monografi türünde de Mehmet Akif (1939), İstiklal Şairi Mehmet Akif (1944), Namık Kemal (1944-56, 2 cilt), Sarıklı İhtilalci Ali Suavi (1946) gibi başarılı örnekler veren Mithat Cemal, inceleme ve araştırmalarını Hitabet ve Münazara Dersleri (1913), Hitabet Dersleri (1914) adlı kitaplarında toplamıştır. Tek şiir kitabının adı Türkün Şehnamesi’dir (1945).

Mithat Cemal Kuntay’ın tek romanı olan Üç İstanbul (1. Baskı 1938) yazara haklı bir şöhret kazandırmıştır. II. Abdülhamid, Meşrutiyet ve Mütareke dönemlerinin İstanbul yaşamından çarpıcı kesitler veren Üç İstanbul, bir dönemin panoraması çizilmek istendiğinde başvurulan önemli bir referans olmuştur. 1983’te Üç İstanbul’dan uyarlanarak yapılan aynı adlı televizyon dizisi büyük ilgi uyandırmış ve yirminci yüzyılın ilk çeyreğiyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirmiştir. Üç İstanbul bir dönemin tanıklığı olmanın ötesinde, getirdiği yeni anlatım teknikleri ve başarılı ruh çözümlemeleriyle Türk romanına önemli açılımlar kazandırmıştır.

Kuntay, 30 Mart 1956’da, İstanbul’da öldü.

Yorumlar

  1. Esir Şehir üçlemesine başladım. Bitince bunu da okuyayim. Aynı yıllara farklı bakış açısı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esir Şehir Üçlemesi'nden ilk kitabı okudum yalnız ama onu daha çok sevmiştim. Bu kitap dalavereci, yalaka, çıkarcı, her devrin adamı gibi kişiler üzerinden anlatıyor konuyu daha rahatsız edici, ama bugüne benzerliği açısından okunmalı. Teşekkürler:)

      Sil
  2. adını duydum da okumadım ama okunur hıhıms :) dizisi varmış galibaa :) heey son yazımdaki diziler ilgini çekebiliiir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet dizisi var çok güzeldir. Hemen bakıyorum yazınıza. sevgiler:)

      Sil
  3. çok sağlam bi tarihi roman. yazılan bazı karakterler mutlaka çevresinden isim değiştirerek esinlendikleridir. şimdi düşününce epey geçmiş üzerinden, yeniden okumak isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek kişilere dair anlattıklarının bazılarında dipnot koyup bizzat şahit oldum diyordu. Muharrir Adnan'ı kendisine benzetenler olmuş, diğer karakterlerin bir çoğu da etrafındakilerden oluşuyordu muhtemelen. Teşekkürler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH