GEORGE ELIOT - SILAS MARNER
George Eliot'un başyapıtı Middlemarch'ı yakın zamanda okuyup çok beğenince devam edeyim dedim... bu romanın konusu aşağıda var ilave bir şey yazmayacağım... Silas Marner'i de beğendim, sadece bu kitaptaki dine/kiliseye dair kısımlardan sıkıldım biraz, çeviriyi de çok sevemedim ama okumamı pek fazla kesintiye uğratmadı... sonuç olarak güzel bir klasik okuyun derim...
Yazar: George Eliot
Çevirmen: Cem Alpan
Özgün Adı: Silas Marner
Sayfa Sayısı: 248
Basım Yılı: 2020 (4. Baskı) 2011 (1. Baskı)
Yayınevi: Can
Yıllar önce, haksız yere hırsızlıkla suçlanarak Kilise cemaatinden kovulan dokumacı Silas Marner, gönüllü sürgün olarak Raveloe köyüne yerleşir. Köy halkıyla görüşmeyen, özel yaşamını sır gibi saklayan dokumacı için hayat, sabahtan akşama kadar tezgâhı başında çalışmaktan ve kazandığı paraları biriktirmekten ibarettir. Ama günün birinde altınlarının çalınması ve çok kısa bir süre sonra da evinin yakınlarında annesi ölen bir bebeğin emekleyerek kapısına gelmesiyle yaşamı ve dünyaya bakışı tamamen değişir. Bu arada, Silas Marner’ın ve bebeğin yolları, köyün en güçlü, en varlıklı adamının oğluyla çakışacaktır.
Yazar George Eliot’un bütün romanları içinde en sevdiği eser olan Silas Marner, içerdiği mizah, güçlü simgeler ve toplumsal eleştiri öğeleriyle kırsal kesimin yaşamını duyarlı, ama duygusal olmayan bir ustalıkla aktarıyor.
GEORGE ELIOT, İngiliz romancı, çevirmen ve gazeteci Mary Anne Evans’ın yapıtlarında kullandığı takma addır. 1819-1880 yılları arasında yaşayan Eliot, Victoria Devri’nin önde gelen yazarlarından biriydi. Silas Marner, The Mill on the Floss, Middlemarch, Daniel Deronda, “Aşkın Bedeli”, Romola, Felix Holt adlarındaki yedi romanı, çok sayıda şiiri ve çevirileriyle dünya edebiyatında haklı bir yer kazanırken, siyasal tavrıyla da öne çıktı. Eserlerinde özellikle kırsal kesim yaşamını, toplumdan dışlanmış insanların sorunlarını işledi. Gerçekçi bir anlatımla yazdığı kitaplarında derin bir psikolojik boyut ve ustalıkla işlenmiş karakterler yer alırken otobiyografik öğelere de yer verdi; örneğin kendisinin kilise cemaatine katılmayı reddedişi bir bakıma Silas Marner romanında yansımasını bulur. O dönemde kadın yazarlar kendi adlarıyla kitap yayınlarken o, takma ad olarak bir erkek adını yeğledi. Bunu, “Kadınlar yalnızca hafif aşk romanları yazar,” önyargısını kırmak ve ciddiye alınmak için yaptığını açıkladı.
Ben de Midlemarchi yeni bitirdim çok.cok sevdim bu biraz beklesin
YanıtlaSilBu da güzel biraz zaman geçtikten sonra okuyun bence. Teşekkürler, sevgiler:)
SilSevkoz'da Middlemarch'a yorum yaparken Silas Marner'in aynı yazara ait olduğu aklıma gelmemişti. Çok uzun zaman önce okuduğumdan. Ama o kadar beğenmiştim ki o zaman adını unutmadım kitabın. Karlı sahneler gözümun önunde sanki hâlâ. ...Meb yayınlarından almıştım, o kadar uzun zaman önce... Selamlar.
YanıtlaSilÖzellikle bebeğin Silas'ın evine girdiği sahne çok güzeldi, bebeğin sarı buklelerini altın sanması da öyle:) velhasıl Eliot çok başarılı. Teşekkürler, sevgiler:)
Sileliot iyi ivit, bu silası okudum ama unuttum, yanılmıyorsam filmini oyununu filan da izledim, öbürünü middlemarch ı okuyum barik :)
YanıtlaSilBence de Middlemarch'ı kaçırmayın:)
Silmerak ettiğim bir klasikti Gül Hanım elinize sağlık:)
YanıtlaSilÇok teşekkürler Eren Hn. sevgiler:)
Sil