AMAL EL-MOHTAR/MAX GLADSTONE- Ve Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin

Bu kitabı nereden görüp almaya karar verdim hiç hatırlamıyorum ama arka kapak açıklaması çok davetkardı ona aldandım... ilk 40-50 sayfada hiçbir şey ama hiçbir şey anlamadım ve bu ne saçmalıyor diye diye okumaya devam ettim (aslında anlaşılmadığı için çok sinir oldum o yüzden fırlatıp atmadım)... ve iyi ki de bırakmamışım sonrasında basbayağı sevdim...

Şimdi bu roman bilimkurgunun en meşhur dört ödülü de almış, ilk başlarda nesine bu kadar ödülü vermişler diye epeyce düşündüm... iki tane yazarı var özgeçmişlerini aşağıya ekliyorum... 


Mavi bölümlerini Amal El-Mohtar, Kırmızı bölümlerini de Max Gladstone yazmış... kitap kolay okunuyor ama zor anlaşılıyor, sevmiş olmama rağmen hala belirsiz kalan noktalar var...

Zamanı, lif lif örülmüş bir ortam olarak kurgulamışlar, liflerde yukarı doğru gidersen geçmişe, aşağı doğru gidersen lif saçaklanıyor ve geleceğe ulaşıyorsun (bu tasarımı hem çok mantıklı hem çok hoş buldum), aynı şekilde sağa ve sola doğru da lifler sonsuz sayıda uzanıyor yani bir sürü paralel evren var... şöyle ifade ediyorlar; 6. lifin 19. yüzyılı ve 2230. lifin 33. yüzyılı gibi gibi... paralel evrenlerde benzer olaylar yaşansa da bazen farklı sonuçlarda ortaya çıkıyor... iki farklı ajan grubu var Mavi'ninkiler Bahçe'ye bağlı, Kırmızı'nınkiler Ajans'a ve bunlar tüm liflerde oradan oraya dolaşarak hem tarihsel olayları etkilemeye çalışıyorlar/değiştiriyorlar hem de birbirleri ile savaşıyorlar... romanın açıklığa kavuşmayan noktaları bunlar işte, bu ajanlar neden savaşıyor? Bahçe ve Ajans'ın misyonu ne? Veya neden olayları değiştirmeye çalışıyorlar belli değil... ayrıca konunun sadece dünyayı değil, tüm evreni içerip içermediği de pek net değil... Mavi ve Kırmızı mektuplaşmaya başlıyorlar ama bir yandan da kendi gruplarından saklanmak zorundalar, olaylar bu şekilde ilerliyor... Konu içinde açıklığa kavuşmayan noktaların yanı sıra romanın ana fikride (aşk haricinde) benim açımdan yine muğlak kaldı...

Romanı okura ithaf etmişler sonunda çok hoş bir paragraf var... özetle kitabı sevdim sevmesine de önermek konusunda kararsızım, yine de bilimkurgudan hoşlanıyorsanız, ilginç bir üslup isterseniz deneyin derim ama kitabın başında umutsuzluğa kapılmayın ve okumakta direnin sonrası iyi geliyor...


Yazar: Amal El-Mohtar / Max Gladstone

Çevirmen: Özlem Altun

Özgün Adı: This is How You Lose the Time War

Sayfa Sayısı: 200

Basım Yılı: 2021

Yayınevi: İthaki


Hugo En İyi Novella Ödülü / Locus En İyi Novella Ödülü / Nebula En İyi Novella Ödülü / BSFA En İyi Kısa Eser Ödülü

Son yılların en çok ses getiren bilimkurgu eserlerinden biri olan Ve İşte Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin, zaman yolculuğu kavramına eşi görülmemiş bir yaklaşım getiriyor. Ödüllü yazarlar Amal El-Mohtar ve Max Gladstone’un yarattığı bu evrende birbirine rakip iki zaman ajanı zamanda ve mekânda yolculuk edip tarihi kendi çıkarlarına göre değiştirirken mektuplaşmaya başlıyor. Bu iletişim sonucunda hem zaman hem de mekân önemini yitiriyor.

Ölen bir gezegenin külleri üzerinde Kırmızı, bir mektup buluyor: Okumadan önce yak. İmza: Mavi. Evrendeki en tehlikeli zaman ajanlarından olan iki rakibin yolu işte böyle kesişiyor.

Geçmişleri kanlı, kaderlerini kendi ellerinde tutan bu iki ajanın pek bir ortak noktası yok… yaptıkları işte en iyi, savaşı kazanmak için kararlı ve yalnız olmak dışında. 

Bu andan itibaren önlerinde uzanan savaş alanları, fethedilecek zaman çizgileri giderek daha kişisel ve daha tehlikeli bir oyun alanına dönüşüyor. Hem Kırmızı hem de Mavi bu oyunu kazanmakta inatçı. En nihayetinde savaşta önemli olan kazanmaktır, değil mi?

Ve İşte Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin, uzay ve zaman arasında köprü kuran bir başyapıt.


“Bu kitapta yok yok: ihanet ve aşk, şiirsellik ve aksiyon, varoluşsal kriz ve uzay operası macerası. Zaman yolculuğu yapan süper ajanları saymıyorum bile. Gladstone ve El-Mohtar’ın işbirliği âdeta bir havai fişek gösterisi” Madeline Miller

“Öyle bir kitap ki kurgusunu ve üslubunu mu yoksa dâhiyane fikirlerini ve karakterlerini mi övsem karar veremiyorum.” Ken Liu

Yorumlar

  1. Kitap bu sene Şubat ayında yayımlanmış zaten çok yeni. Bence siz okuyun hakikaten, aynı grupta sınıflandırılabilecek hikayeler yazıyorsunuz, ufuk açıcı olabilir. ayrıca gençsiniz nedense gençlere daha uygun gibi geldi bana:) Teşekkürler, sevgiler

    YanıtlaSil
  2. merak ettim ben de Gül Hanım, ödül bayağı bir iddialı ama kararsızım:)) elinize sağlık sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kararsızsanız biraz bekletin birkaç görüş daha alabilirsiniz özellikle başlarda anlaşılması bayağı güç oluyor. Teşekkür ederim Eren Hanım, sevgiler:)

      Sil
  3. Ben teşekkür ederim, sevgiler:)

    YanıtlaSil
  4. hugo ve nebula almış hımms, referanslar iyi tabii :) bilimkurgu da iyi :) demek bişey denemiş yazarlar :) çok da sürükleyici, keyifli değil demekki :) sempatik gelmedi şimdi bana :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başlangıcı hiç keyifli değildi hatta sinir bozucuydu ama sonrası da bir o kadar iyi geldi, okuru şaşırtmayı hedeflemişlerse eğer başardılar:))

      Sil
  5. Yanıtlar
    1. Adı ve kitap kapağı güzel hakikaten:) Teşekkürler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH