GERBRAND BAKKER - DOLAMBAÇ

Hollandalı bir yazardan ilk kez okuyorum, yayınevinin sitesinde görüp aldığım bir kitap... Galler'de taşrada, bir ev kiralayıp yaşamaya başlayan Hollandalı yalnız bir kadını (Emilie) anlatıyor... ıssız bir ev, koyunlar, inekler ve kazlar var, doğa ile iç içe bir yaşam... kadın çok az eşyası ile eve yerleşiyor, evde bulduğu veya satın aldığı alet edevat ile ot bürümüş evi düzeltmeye çalışıyor, sarmaşıkları buduyor, patikayı düzeltmeye çalışıyor, çiçek dikmek istiyor... etrafta geziyor, ara sıra yakındaki köye gidip ekmek vs. alıyor, herkesin birbirini tanıdığı köy ahalisi kadının orada ne yaptığını pek çözemiyor ama dostça davranıyorlar... kadının peşinde hayatını keşfetmeye ve böyle ıssız bir yerde ne aradığını çözmeye çalışıyoruz...

Tasvirler mükemmeldi, hem doğayı hem de evi görmüş kadar oldum, sanki Emilie ile beraber bende oralarda geziyormuş gibi hissettim... yazar bir erkek olmasına rağmen Emilie'nin ruh dünyasını o kadar iyi anlatıyordu ki bir kadın yazsa ancak o kadar olabilirdi... sonu biraz muğlak kaldı ama romanı çok beğendim, konu ilginizi çekiyorsa okuyun derim... 


Yazar: Gerbrand Bakker

Çevirmen: Türkay Yalnız

Özgün Adı: De omweg

Sayfa Sayısı: 200

Basım Yılı: 2013

Yayınevi: Metis 

2013 Independent Yabancı Edebiyat Ödülü

Adının Emilie olduğunu söyleyen Hollandalı bir kadın Galler'in kuzeyinde eski bir çiftlik evine taşınır. Kocasını ve eski hayatını terk edip gelmiştir buraya – ama neden? Neden ancak bir süreliğine kiraladığı bir çiftliğin bahçesini güzelleştirmeye adar kendini? Neden bucak bucak kaçar herkesten? Ve neden kaçmadığı tek kişinin —bir geceliğine çiftlikte konaklayan ve ardından kalmaya devam eden bir genç adamın— varlığı ona hem mutluluk hem acı, hem huzur hem de endişe verir? Kimin nesidir, nasıl bir kadındır bu "Emilie"?

Her şeyi bir çırpıda anlatan bir roman değil Dolambaç; kafamızdaki soru işaretleri yavaş yavaş, "Emilie"nin eski hayatına dair hatıraları ve hâlâ Hollanda'da olan kocasının onu arama süreci sayesinde siliniyor, taşlar yerine oturuyor.

Duygusallığa kaçmadan okurda güçlü duygular uyandıran, yalın cümlelerle en karmaşık durumları resmedebilen, karakterlerin iç dünyalarını ve ruh hallerini uzun uzadıya anlatmadan okura "hissettirebilen" bir yazar Gerbrand Bakker. Anlatımın sadeliğiyle içeriğin yoğunluğu keskin bir tezat oluşturuyor. Dolambaç da bu meziyetlerden nasibini fazlasıyla almış, son derece kendine özgü, içe işleyen bir roman. Yukarıda Ses Yok adlı romanıyla Uluslararası Dublin IMPAC ödülünü alan Gerbrand Bakker, Dolambaç ile de 2013 Independent Yabancı Kurgu Ödülü’nün sahibi oldu.


Gerbrand Bakker

1962 yılında, yedi çocuklu bir çiftçi ailesinin üçüncü oğlu olarak dünyaya geldi. Amsterdam Üniversitesi'nde Hollanda Dili ve Edebiyatı okudu. Bir süre doğa filmleri için altyazı çevirmenliği yaptı. 2003-2006 yılları arasında Clusius College'da bahçıvanlık eğitimi alarak profesyonel bahçıvan oldu. Çocuklar için bir etimoloji sözlüğü derledi. 2006 yılında yayımlanan Yukarıda Ses Yok adlı romanıyla Uluslararası IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü'nü kazanan ilk Hollandalı yazar oldu. Bakker Dolambaç ile de 2013 Independent Yabancı Kurgu Ödülü’nün sahibi oldu. Halen Hollanda'da yaşıyor.


Yorumlar

  1. Kitabın kapağı da çok doğal, güzel görünüyor. Kitabın içeriğini de sevdim. Not alıyorum, teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kapak resmi İspanyol ressam ve heykeltraş Antonio López García'nın deseni üzerine kolajmış ve hakikaten kitaba çok uygun olmuş. Umarım sizde beğenirsiniz. Teşekkürler:)

      Sil
  2. Bir gün denk gelir belki:) Teşekkürler, sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Ben de ilk deda gördüm yazari aklinsa dursun ama sira ne zaman gelir belli degil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zamanı gelince keyifli okumalar :) sevgiler.

      Sil
  4. hım güzel konu, hayattan bir kesit herhalde evet sonu olmasa da olur yani kadının bir gizemi filan da yoktur belki, sadece oraya gelmiş işte :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kadının bir problemi var sonunda o ortaya çıktı, kitabın sonunda kadınla ilgili değil de tali karakterlerle ilgili biraz muğlaklık kaldı yoksa olayın ne olduğunu tahmin edebiliyorsunuz. Dediğiniz gibi sadece oraya gidilebilir de anlattığı yeri çok sevdim... sevgiler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH