HILLARY JORDAN - Uyandığında
Bende kitabın tanıtımını okuduğumda herkes gibi bir
distopya ile karşılaşacağımı sanıyordum hatta arkadaşlarla kendi aramızda
Orwell'in 1984'ü gibi mi acaba diye de konuşmuştuk (tabii Orwell bu kitabı
bilse ve bu benzetmeyi duysa yattığı yerde ters dönerdi şüphesiz).
Ama bu kitap bana göre distopya falan değil hatta yanından
bile geçmiyor... ya yazarın kendisi bunu yazmak istedi ama beceremedi ya da
eleştirmenler -neye dayanarak bilemiyorum- böyle bir yorum yaptılar, ama bence
değil... yani gelecekte geçmesi (ki tanıtımda böyle yazmasa kitaptan öyle bir
his edinmiyorsunuz), bir takım teknolojik yeniliklerden bahsetmesi, suçluların derilerinin renginin boyanması gibi bilim kurgu efektleri distopya demek
değil... benim anladığıma göre distopya... şu şu şu olaylar olabilir hatta
oluyor ama insanlar bunu nasıl yapabilir veya sistem bunu nasıl dayatabilir
biçiminde bir dehşet, bir inanamazlık, bir imkansızlık duygusu yaratması
aynı zamanda bununda olabileceğinin hissedilebilmesi lazım....
Bu kitapta hiç böyle olmuyor sanki olaylar bizim ülkemizin küçük, aşırı muhafazakar, aşırı dindar,
dışarıya kapalı bir kasabasında ve bugünde geçiyor gibi... hiç inanamazlık
duygusu yok yani... renklendirme vs. yi geçersek (ki kitabın tamamında
neredeyse her satırında bu yazılı olmasına rağmen kızı bir türlü kırmızı olarak
düşünemedim, hiç öyle bir duygu vermiyor) bugün her toplumda yaşanan cahil genç bir kızın (kızın topluma
başkaldırıyı içeren isyankar duyguları var) evli bir adama aşık olması, ondan hamile kalması ve çocuğu aldırması
sonucunda toplumun gözünde lekelenmesini anlatıyor (bizim gibi toplumlarla
aradaki tek fark orada kürtaj daha kötü olarak görülüyor zina değil,
bizde olsa suçu bir nebze örttüğü için kürtaj ikinci plana düşebilirdi)... sonrasında toplumdan kaçarken veya hayatta kalmaya çalışırken başına gelenler ise (hani
tanıtımda bir yol hikayesi olarak söylenilen) kötü bir dizi senaryosu gibi....
Kitabın asıl anlatmak istediği, din sorgulaması
aslında diğer tüm konuları buna alet ediyor... tanrı var mı? varsa nasıl bir
tanrı? (ki kitabın sonunda kendince bir cevap buluyor) insan hayatına yön
veren kader mi? özgür irade mi? sorularını soruyor... ama bunu o kadar
insanın gözüne sokarak yapıyor ki bir edebi eserde bana incelikten çok yoksun
geldi... hatta o kadar ileri gidiyor ki dinin yasak, günah olarak
nitelediği eylemleri/seçimleri (kürtaj, eşcinsellik vs.) tek tek çürütmek
için roman kahramanı kızı hayatında hiç öyle bir eğilim göstermemesine,
delicesine bir adama aşık olmasına rağmen bir eşcinsel ilişkiye soktu onu da
aradan çıkardı saçma bir şekilde....
Kitabın hakkını yememek için; yalnızca renklendirme
işleminin yapıldığı hapishane hayatının anlatıldığı 40-50 sayfa kadarlık bölüm
iyiydi hakikaten ve distopya olarak adlandırılabilecek kısımda buydu
zaten... ama tabi bu tüm kitabı kurtarmaya yetmiyor...
Bunların dışında çok sade bir dili, sürükleyici bir
anlatımı var hiç zorlanmıyorsunuz okurken... Sonuç olarak kürtaj vb. konuların yasak olmasına (ki hiçbir
şekilde katılmıyorum) dikkat çektiği için okunabilir ama VASAT bir roman bu...
Çeviren: Özlem Yüksel
Sayfa: 312
Basım yılı : 2012
Sayfa: 312
Basım yılı : 2012
Yayınevi: YKY
“Uyandığında, yakın bir gelecekte, din devleti haline gelmiş bir ABD’de geçiyor. Suç işleyenlerin ten renklerinin, vücutlarına verilen bir virüsle değişime uğratıldığı ve bu kişilerin toplum içinde birer utanç simgesi olarak yaşamak zorunda bırakıldıkları bir gelecek bu.
Romanın kahramanı Hannah Payne, evlilik dışı ilişki yaşayıp kürtaj yaptırdığı için on altı yıl boyunca bir “Kırmızı” olarak yaşamaya mahkûm edilir. Ailesi tarafından reddedilen Hannah’yı, dini eğitim merkezlerinden düzen karşıtı eylemci grupların sığınaklarına uzanan macera dolu bir yolculuk beklemektedir. Çıktığı bu yolculukta Hannah çocukluğundan beri kendisine dayatılmış bütün fikirlerle hesaplaşacaktır. Kürtajın yasak olduğu ve en büyük baskıyı kadınların gördüğü bu totaliter dünyayı Türk okuyucusu çok iyi anlayacaktır.”
ütopya,toplumu konu edinen,toplumsal bir soruna çözüm arayışıdır.distopya ise bunun tersidir.
YanıtlaSilbu konuda bu romanın iyi bir distopya örneği olduğunu söylemek mümkün.
din baskısı ve bunu topluma gösterme(bir tür kanıtlama,dayatma) şekli bence bu roman.
Bu kitabın distopya olduğu konusunda herkes hemfikir, sadece ben öyle hissetmedim. Açıklama ve yorum için teşekkür ediyorum. Sevgiler:)
Sil