GÜL İREPOĞLU - İSTANBUL YILDIZI
Yine çok sevdiğim bir yazar, epeydir
yeni bir roman bekliyordum ki iki hafta önce çıktı ‘’İstanbul Yıldızı’’...
Gül İrepoğlu sanat tarihi profesörü, mesleki kitaplarının yanı sıra iki romanı
(Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerinde ve Cariye) bir
otobiyografisi (Fiyonklu İstanbul Dürbünü) var... yazar birçok işi bir
arada yaptığı için romanların yayımlanması uzun zaman alıyor... yine bu seferki
de dahil tüm romanlarında sanat ile tarihi iç içe geçirerek yazıyor... üslubu
çok güzel tüm hikayeyi oya oya, nakış nakış işliyor (özellikle Cariye romanında
bu en üst düzeye çıkmıştı) ...
‘’Gölgemi Bıraktım Lale
Bahçelerinde’’de Lale Devrini anlatıyordu nakkaşlar, şairler cümle
sanat erbabıyla birlikte, ‘’Cariye’’’de I. Abdülhamit’in cariyelerinden
birine olan aşkını mektuplar (Topkapı Sarayında o mektuplar sergileniyor)
vasıtasıyla anlatıyordu... hatta ‘’Fiyonklu İstanbul Dürbünü’’nde bile kendi
hayatını giysilerle ilişkilendirerek anlatıyordu...
Bu seferki roman ‘’İstanbul
Yıldızı’’na gelirsek; elden ele geçen muhteşem parlaklıkta, yürek biçiminde
(kimilerine göre lanetli) mavi bir elmas ile Kanuni’den II. Abdülhamit’e kadar
Osmanlı tarihini (özet olarak) konu ediyor... Hindistan’dan gelen bu elmas
Kanuni için yapılan bir taca konularak başlıyor Osmanlı sarayında gezinmeye,
parlaklığıyla ve biçimiyle herkesi büyülemeye ama sahiplerine iyi gelmiyor ve
hikaye böyle böyle tekrar ediyor...
Yine bir solukta okunan bir roman
olmuş, tarihteki karakterlerin güç kazanmak için yaptıklarını görmek de
cabası... tarihi romanlardan hoşlanıyorsanız mutlaka okuyun, hatta bununla da
kalmayıp benim favorim olan ‘’Cariye’’ yi de okuyun...
Sayfa
Sayısı : 160
Basım
Yılı : 2014
Yayınevi
: Doğan KitapAşkın, hırsın, kaybedişin ve tutkunun hikâyesi. Beş yüz yıl öncesinden günümüze uzanan…
Kanuni Sultan Süleyman’ın miğfer-tacı… Cellat pazarına düşen mücevher saat… Kösem Sultan boğulduğunda kulağından çalınan paha biçilmez küpeler… İkinci Abdülhamid’in Paris’te satılan mücevherleri…
Ve günümüzde kıyasıya çekişmeyle geçen bir müzayede… Hepsinin
ortak yanı İSTANBUL YILDIZI denen göz alıcı elmas.
“Değerli Gül İrepoğlu yeni eseri İstanbul Yıldızı’nda görkemli bir elmasın peşine düşerek, adeta ‘elmaslı bir Osmanlı tarihi’ kaleme getirmiş. Öyle bir elmas ki, dört bir yanı daima ‘mavi bir ışığa’ boğuyor. Ve bu mavi ışığın parıltısında Kanuni’nin benzersiz miğfer-tacından II. Abdülhamid’in Paris’te satılan mücevherlerine, yüzyıllar, serüvenler, iktidar hırsları, tutkunun da ötesinde aşklar,bağlılıklar, ihanetler çok renkli bir geçit törenine çıkıyor.
İstanbul Yıldızı’nı ilk okuyanlardanım. Sevgili arkadaşım Gül’ün Osmanlı saray dünyasını yaşama ve yaşatma konusundaki başarısına yine hayran kaldım.”
Selim İleri
Gül İrepoğlu
Mimar ve sanat tarihçisi Prof. Dr. Gül İrepoğlu TRT 2’de “Şehir-Mekân” ve “Sanat-Mekân”; TRT Okul’da “Zamanda Yolculuk” TV programlarını hazırlayıp sunmuş, TAÇ Türkiye Anıt Çevre Turizm Değerlerini Koruma Vakfı başkanlığını üstlenmiş, 2006-2012 yıllarında UNESCO TMK yönetim kurulu üyesi ve Somut Kültürel Miras Komitesi başkanı olarak görev yapmıştır. Halen NTV’de “Acaba” isimli tarih programını sürdürmektedir. Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerinde, Cariye ve Fiyonklu İstanbul Dürbünü romanları birçok dile çevrilmiştir.
Bu tip hikayeler benim de çok hoşuma gidiyor, listeme ekledim teşekkürler, yalnız kapak daha güzel olabilir miydi acaba?:)
YanıtlaSilKapak konusunda çok haklısınız ayrıca yazarın mesleği dikkate alındığında da daha iyi olmalıydı diye düşünüyor insan... eğer okumadıysanız Cariye'yi de deneyin derim. sevgiler :)
Sil