GIORGIO BASSANI - Finzi-Contini'lerin Bahçesi

Giorgio Bassani'nin (1916-2000) bu eserini çok uzun zamandır okumak istiyordum, nihayet sıra geldi... yazarın özgeçmişi aşağıda var, başarılı, takdire değer bir yaşam öyküsü, bu romanda da otobiyografik öğeler ağırlıklı yer tutuyor...

Romanda; 1939'daki faşist döneme dair anlatıların daha fazla olacağını düşünmüştüm, o yönde bir hikaye bekliyordum ama pek öyle çıkmadı...

Önce Yahudi toplumunun kendi içindeki farklılıklarından, birbirleri hakkında ne düşündüklerinden ve dini konulardan çokça bahsediyor, yabancı olduğum/bilmediğim konular olduğu için hem pek anlayamadım hem de hiç ilgimi çekmedi...

Yazarın ve kitaptaki kahramanın edebiyat fakültesi mezunu olması sebebiyle edebiyattan, yazarlardan, şairlerden çokça bahsediyor, bu konu ilgimi çekiyor ama adı geçen yazarların çoğunu bilmiyordum, yine pek bir yere varamadım...

Son olarak da yirmili yaşlarının başındaki gençlerin, özellikle yazara denk gelen anlatıcı ile Micòl'ün, karakterleri ve duygusal ilişkileri, aralarında yaşananlar/yaşanmayanlar, hislerin gelgitli halleri, ailelerinin maddi/sosyal durumlarından kaynaklanan ve gençleri birbirine uygun olmayan konuma düşüren konular anlatılıyor...

Fonda da çıkan ırk yasaları sebebiyle diğer kişilerin onlara bakışından ve davranışlarından, o dönemdeki İtalyan siyasetinden, Marksist görüşlerden de bahsediyor ama hem çok üstü kapalı bir vaziyette hem de biraz karmaşık...

Tüm bu yazdıklarımın sonucunda; biraz beklediğimin dışında çıkması nedeniyle de romanı sevemedim, fakat iyi okunuyor, sıkılmıyorsunuz... şüphesiz değerli bir eser ama romanı önermek konusunda tereddütte kaldım o yüzden buraya kadar yazdıklarımın size bir fikir vermesini umuyorum sadece...

Yazar: Giorgio Bassani
Çevirmen: Neyyire Gül Işık
Özgün Adı: Il Giardino dei Finzi-Contini
Sayfa Sayısı: 236
Basım Yılı: 2017 (2. Baskı) 1974 (İlk Basım/Hürriyet Yay.)
Yayınevi: YKY

Şair, romancı, senaryo yazarı, çevirmen ve önemli bir faşizm karşıtı olan Giorgio Bassani’nin (1916-2000) savaş sonrası İtalyan yazınının başyapıtları arasında yer alan “Finzi-Contini"lerin Bahçesi” romanı 1962’de yayımlandığında büyük bir ilgi ve beğeniyle karşılanmış, Viareggio Ödülü’nü kazanmıştır.
“Finzi-Contini’lerin Bahçesi”, “yitik zamanın” izini süren bir bellek romanıdır: Hallice orta sınıftan gelme, aşk ve cinsellik işlerinde acemi “iyi aile çocuğu”, adı belirtilmeyen anlatıcı, malikânesine kapanmış, kendi âleminde, topluluktan kopuk bir yaşantı süren soyluluk heveslisi, zengin ve seçkin bir ailenin gözbebeği olan çok zeki, kültürlü, afacan, değişken huylu, züppe kızı Micòl’e tutulur. Ve bunlar, uğursuz 1938 yılında olur: Irk Yasaları yeni çıkarılmış, kent halkı arasına açılan uçurum giderek genişlemektedir.
Yazarın romanda Proustvari bir titizlikle betimlediği ortam, doğasından mimarisine kadar bütün kültürel zenginliğiyle, tarihin getirdiği acıların anılarıyla işlenen, surlarının içine kapanmış yaşayan sessiz, suskun Ferrara kentidir. Birinci kişi olarak beliren anlatıcısının adı hiç açıklanmayan “Finzi-Contini’lerin Bahçesi” birçok özyaşamsal öğe içerir. Genç Bassani de, romanının başkişisi gibi, yazının yanı sıra müzik ve tenis tutkunudur, yüksek öğrenimini yine Bologna Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne günübirlik gidip gelerek yapmış, Yahudileri giderek dışlayan ortamın olumsuzluğuna karşın, 1939’da mezun olmayı başarmıştır. Ancak ertesi yıl, savaş başlamışken yayımlanan ilk yapıtı “Una città di pianura”ya [Bir ova kenti] kendi adını koyamamıştır. O arada resmî okullara gitmeleri yasaklanan Yahudi öğrencilere özel İtalyanca ve tarih öğretmeni olarak çalışmaya başlamışken, 1943’te faşizme karşıt gizli siyasal etkinliklerinden ötürü tutuklanarak birkaç ay süreyle hapsedilmiştir. Ecelin elinden kıl payı kurtulup özgürlüğüne kavuştuktan sonra hayatının yeni bir dönemi açılmıştır: Evlenmiş, Ferrara’dan uzaklaşmış, kısa bir süre Floransa’da kaldıktan sonra, ordularıyla yarımadaya çıkarma yapan müttefiklerin zaferi üzerine Roma’ya yerleşmiş, ömrünün sonuna değin orada etkin bir aydın ve yazar olarak çeşitli çalışmalar yapmıştır.
1944 ve 1947’de şiirleri, 1953’te Passeggiata prima di cena [Akşam yemeğinden önce gezinti], 1955’te “Gli ultimi anni di Clelia Trotti” [Clelia Trotti’nin son yılları] romanları yayımlanmış; İtalya’nın savaş sonrası kültürüne büyük katkıları olan ünlü Botteghe Oscure dergisinin yayın yönetmenliğini üstlenmiş, aralarında Antonioni de bulunan yönetmenlerin filmlerinin senaryolarında çalışmıştır.
1955’te İtalya’nın tarihsel ve kültürel mirasını korumayı amaçlayan “Italia Nostra” derneğini kurmuş, ertesi yıl yayımladığı “Cinque storie ferraresi” [Beş Ferrara öyküsü] ile Strega Ödülü’nü kazanmıştır. 1957’de “Silvio D’Amico Ulusal Dram Sanatı Akademisi”nde on yıl sürdüreceği tiyatro tarihi hocalığına başlamıştır. 1958’de sonradan Ferrara Çevrimi’nde yer alacak ve beyazperdeye aktarılacak olan Gli occhiali d’oro [Altın gözlük] romanı yayımlanacaktır. Bassani o arada İtalya’nın önde gelen Feltrinelli Yayınevi’nin danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini yapmakta, yanı sıra ülkenin en nitelikli dergi ve gazetelerinde yazıları basılmaktadır.
1962’de “Finzi Contini’lerin Bahçesi” ile yazarlığının doruk noktasına erişmiştir. Büyük beğeni toplayan roman 1971’de Vittorio de Sica’nın yönetiminde beyazperdeye aktarılmıştır. Film, ülkesinde Davide di Donatello, Berlin’de Altın Ayı ödülleriyle, ertesi yıl ABD’de Yabancı Film Oscarı’nı almışsa da, Bassani –beğendiği, ancak kitapta yer almaksızın eklenen son sahneler dışında? çekinceli karşılamış, mesafesini hep korumuştur. Daha sonraki yıllarda Bassani yurtdışında, özellikle de Fransa’da ün kazanmış, 1971’de Légion d’Honneur nişanına layık görülmüştür. Bazı ABD ve Kanada üniversitelerinde dersler vermiş, ülkesinde şiir, roman ve deneme kitaplarının yayımını sürdürmüştür.
1968’de Campiello, 1987’de Pirandello ödüllerinden sonra, 1992’de Feltrinelli Ödülü ile bütün uğraşı değerlendirilmiştir.
2000 yılında Roma’da ölen Giorgio Bassani, vasiyetnamesi uyarınca, Ferrara’da, bu romanında anlattığı Musevi Mezarlığı’na gömülmüştür. Kentin belediyesi, yazarın Finzi-Contini’lerin aile gömütünü kurguladığı noktada, ona bir anıt diktirmiştir.

Yorumlar

  1. Okuyacağımı sanmıyorum canım. Çok teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  2. Tanıtım için teşekkürler, sizin çok ilginizi çekmediğini belirtmişsiniz. Belki daha sonra okunacaklar arasına alabilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki bir gün sizin için zamanı gelir:) Teşekkürler.

      Sil
  3. heeeey yky de uzun zamandır gördüğüm ve okumayı çok istediğim bir kitap bu. neden miii? çok çok iyi bir filmi var bunun. gözdelerimden. mutlaka izle yaa :) filmini daha çok seversin sanırımsam yanii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmi daha iyi olabilir haklısınız, izleyeyim teşekkürler:)

      Sil
  4. uzun zaman internete giremedim, arıza vardı, ben internete giremeyeli siz bayağı çok okumuşsunuz:) hemen inceliyorum yazılarınızı, keyifli okumalar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eren Hanım, zaman ayırıp hepsine tek tek yorum yazdığınız için çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH