RALF ROTHMANN - O Yazın Tanrısı

 

Ralf Rothmann'la Nisan ayında okuduğum Baharda Ölmek romanıyla tanıştım ve hem yazarı hem de ailesinden izler taşıyan hikayesini çok sevince devamı O Yazın Tanrısı ile buradayım...

İlk kitapta 17-18 yaşındaki süt sağıcı çocukların (Walter'ın) savaş neredeyse bitmişken istemeye istemeye askere alınmaları ve savaşın vahşetiyle büyümelerini anlatıyordu... bu romanın epigrafı '''korukları babalar yedi ama dişleri kamaşan oğullar oldu'' her şeyi anlatıyor zaten...

O Yazın Tanrısı ise;

'' Bu dünyayı seyrettim ve kutsadım hemen:

Karşılaştım çünkü dünyanın tüm korkusuyla tek bir günde.

Günleri sayarsanız eğer, genç ölmüş sayılırım.

Ama çok yaşlı, bilebilirseniz kapıldığım korkuyu.'' 

dizeleriyle başlıyor ve bu kez cephe gerisindekileri, çiftlikte yaşayan aile (özellikle küçük kız Luisa) üzerinden anlatıyor... Luisa 12 yaşında, süt üretilen bu çiftlikte annesi ve ablası ile yaşıyor, babası da yakın bir şehirde Nazilerle çalışıyor ve arada çiftliğe gelip gidiyor... Luisa'nın Nazilerin kadın kollarında çalışan üvey ablası ve SS subayı olan eniştesi vasıtasıyla diğer insanlarla kıyaslandığında lüks denilebilecek, nispeten korunaklı bir yaşamı var... aile üyelerinin hepsinin farklı farklı sorunları var, savaş zaten en büyük sorun, savaşı kaybettiklerini düşündükleri için gelecek büyük bir korku doğuruyor; bu ortamda kitaplara çok düşkün Luisa, okuyarak, elinden geldiğince insanlara ve hayvanlara yardım etmeye çalışarak yaşamaya çalışıyor ama her türlü kötülüğü de görüyor ve bizzat deneyimliyor... bir sene sonra savaş bittiğinde bir çok insanı öldürmüş bir SS subayının İngilizler tarafından eski işinde bırakıldığını öğreniyor '' Rahibe homurdandı. ''Eh böyledir bu iş, hep de öyle olacak. Ya da eskilerin dediği gibi: Elinde temiz su yoksa, boklu suyu hemen dökmezsin. (Syf:167)'' ve kendini çok çok yaşlı hissediyor...

Roman ve yazarın anlatımı yine çok iyiydi, ilk kitaptan biraz daha hüzünlüydü ama çok sevdim... sadece bu kitapta aralarda savaşa, insanın kötülüğüne dair kısa kısa farklı bir hikayede anlatıyordu onu konuyla çok bağdaştıramadım, kafa karıştırıcı geldi bana ama çok azdı o yüzden sorun olmadı... nihayetinde kaçırmayın okuyun diyorum, bende yazarın bir sonraki romanı Süt ve Kömür'le devam edeyim...


Yazar: Ralf Rothmann

Çevirmen: İlknur Özdemir

Özgün Adı: Der Gott jenes Sommers

Sayfa Sayısı: 176

Basım Yılı: 2021

Yayınevi: YKY


1945 kışı. On iki yaşındaki Luisa ailesiyle birlikte bir Nazi subayı olan eniştesinin çiftliğinde, görece korunmalı koşullarda sona yaklaşan savaşın bitmesini beklemekte, günlerini kitap okuyarak, hayvanlarla ilgilenerek, çevresini gözlemleyerek ve sorgulayarak geçirmektedir. Bu özgürlük ortamında çiftlikte çalışanlardan birine âşık bile olur. Gelgelelim, bombalanan şehirlerin, yollara düşmüş bitkin göçmenlerin, yaklaşan müttefik ordularının ve apar topar cepheye çağrılan gençlerin iyice görünür kıldığı ve artık hiç kimsenin kaçınamadığı dehşet, çaresizlik ve belirsizlikten o da payını alacak, hızla “büyümek” zorunda kalacaktır.

Rothmann daha önce yayımladığımız Baharda Ölmek adlı romanıyla diyalog halindeki bu romanında, bir ulusu yönetenlerin körlük ve inkârının, savaşın akıldışılığının sıradan insanların ilişkilerine ve hayatlarına verdiği hasarı bir kez daha sarsıcı bir anlatımla, ustaca ve incelikle ele alıyor.

Ralf Rothmann 1953, Schleswig doğumlu. Gençliği Ruhr havzasında geçti. İlk öykü kitabı “Messers Schneide” 1986’da yayımlanan yazar, yapıtlarıyla 2005’te Heinrich Böll ödülüne, 2006’da Max Frisch ödülüne, 2013’te Friedrich Hölderlin ödülüne layık görüldü. Berlin’de yaşıyor.

Yorumlar

  1. Nispeten kısa olmasına rağmen derin ve etkileyici bir kitap anlaşılan, ben de merak ettim Gül Hanım elinize sağlık sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kısa ama çok uzun uzun okumuşsunuz hissini veriyor o kadar dolu bir kitap. Sayfa sayısını buraya yazarken yanlış mı acaba diye iki kere kontrol ettim:) Ayrıca yazarı da çok başarılı buldum. Keyifli okumalar Eren Hanım sevgiler.

      Sil
  2. o kitabı da not almıştım peki bunu da okururuum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten ilkini okuyunca devamını da getirmek istiyorsunuz, keyifli okumalar:)

      Sil
  3. Kapak tasarımları çok güzelmiş. Kitabı merak ettim, aklımda bulunsun. Tanıtım için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Açıkçası ilk kitabın kapağındaki miğfer konuya çok uysa da beni biraz irkiltmişti YKY'deki görevli çok güzel deyince almıştım:) Sonuçtan çok memnunum, ben teşekkür ederim, sevgiler

      Sil
  4. yazarın ödülleri güzel gözüküyor, hiç duymadığım bir yazar veya unuttum adını ben de okumak istiyorum yakın bir zamanda

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuzu cevaplamıştım diye hatırlıyorum ama burada görünmüyor, kusuruma bakmayın lütfen bilemediğim bir hata olmuş. Biraz gecikmeyle keyifli okumalar diliyorum, teşekkürler

      Sil
  5. "Korukları babalar yedi ama dişleri kamaşan oğullar oldu." şu alıntı çok nokta atışıymış. İlgimi çekti yazar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarı çok beğendim bir kitabını deneyin derim. Sevgiler

      Sil
  6. Psikolojik yönü ağır basan bir roman anladığım kadarıyla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağır basıyor denilemese de psikolojik yönü var romanın. Teşekkürler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH