LAWRENCE DURRELL - Balthazar

İskenderiye Dörtlüsü 2


Ağustos'ta, İskenderiye Dörtlüsü'nün ilk kitabı ''Justine''yi okudum, bazı yönlerini çok sevip, bazı yönlerini de zorlayıcı bulmuştum ama bu sonrasını merak etmemi engellemedi ve ikinci kitapla devam ediyorum... hemen başlangıçta yazayım bu romanı çok sevdim, yine kentin, çölün, tüm mekanların içindeymişim gibi hissettim, mükemmeldi... hem karakterlere hem yazarın tarzına alışmak Balthazar'a daha kolay adapte olmamı sağladı, birde aynı konunun farklı bakış açılarından anlatılmasını zaten çok severim, bu seride de beni yanıltmadı...

Anlatıcı (Darley) bir adada kitabını yazar ve arkadaşı Balthazar'a gönderir, Balthazar metnin üzerinde ''satırların arasını dolduran tümcelerle, paragraflarla, soru işaretleriyle dağlanmış, süslenmiş (syf:24)'' bir biçimde bir sürü değişiklik yaparak ona geri verir... ve Justine ile Darley'in, Justine ile kocasının ve Justine ile diğer kişilerin arasındaki ilişkilerin hiçte Darley'in sandığı gibi olmadığını ortaya koyar... çoğunlukla Balthazar'ın yazdıklarını, aralarda da bu yazılanlara karşı kendi hissettiklerini aktarır... ''Galiba (diye yazıyor Balthazar) sana şu anlattıklarımı kendi yazdığın Justine ile herhangi bir biçimde birleştirmek istersen çok tuhaf bir kitapla karşılaşırsın – deyim yerindeyse birbiri üstüne anlatılmış öyküyle. İstemeyerek sana bir biçim armağan etmiş olabilirim, alışılmışın dışında bir şey! Pursewarden'in dediği gibi 'sürgülü levha'lı roman dizisi yazmak düşüncesine benzemiyor değil. Ya da belki üzeri silinip yeniden yazılan ortaçağ parşömeni gibi, birbiri üzerine yığılmış, biri ötekini bozan ya da tamamlayan değişik doğrular. Kutsal Kitap'ın bir ayetine yer açmak için ağıtımsı bir şiiri silen çalışkan keşişler!

''Böyle bir örneksemeyi İskenderiye gibi aynı zamanda hem kutsal, hem bayağı bir kentin gerçeğine uygulamanın pek kötü bir şey olacağı kanısında değilim...(syf:209)''

Üçüncü kitabı çok gecikmeden okumayı planlıyorum, size de bu seriyi hararetle öneririm... 


Yazar: Lawrence Durrell

Çevirmen: Ülker İnce

Özgün Adı: Balthazar

Sayfa Sayısı: 288

Basım Yılı: 2022 (10. Baskı) 1984 (1. Baskı)

Yayınevi: Can

Justine (1957), Balthazar (1958), Mountolive (1958) ve Clea (1960). Bu dört kitap, ünlü İngiliz romancı Lawrence Durrell’ın İskenderiye Dörtlüsü başlığı altında topladığı dörtlünün adları. Bu romanlar, 1960’lı yıllarda İngiliz romancılığında büyük yankılar uyandırmış, kısa sürede dünya dillerine çevrilip yayımlanmıştı. 

Kendisine dünya çapında ün kazandıran bu dörtlüde Lawrence Durrell’ın anlattığı sevgi ilişkileri, yalnızca erkek-kadın ilişkisi olarak kalmaz; her türlü cinsel ilişkiyi büyük bir soğukkanlılıkla ele alır yazar, inanılmaz güzellikte anlatır. Cinselliğin değişik biçimlerini deneyen Justine’in ilişkilerinin en yakın tanığı olan Darley, yıllar sonra bu izlenimlerini kaleme alacak, ortaya Justine adlı kitap çıkacaktır. Ancak birçok ayrıntı belirsiz kalacaktır. Bu belirsizlikler, diğer roman kişilerinin bakış açılarından anlatılarak değişik boyutlara erişecek, böylece ortaya Balthazar, Mountolive ve Clea çıkacaktır.

Tüm dünyanın nefesini tutmuş, yeni bir dünya savaşını beklediği gerilimli bir dönemde, zamanın adeta durduğu romantik bir kent: İskenderiye. Ve bu kentte sürgün hayatı yaşayan anlatıcının saplantı derecesinde tutku duyduğu iki kadın. Gizli ilişkiler ve tereddütlerle dolu bu panoramaya gizemli doktor Balthazar'ın bakış açısı eklenince, ilk kitapta anlatılan olaylar farklı, çok daha karanlık bir renk edinir. 

Lawrence Durrell: 1912’de Britanya'lı bir ailenin çocuğu olarak Hindistan’da doğdu. Genç yaşta İngiltere’ye giderek Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. Mısır, Yugoslavya, Rodos, Kıbrıs ve Güney Fransa’da görev yaptı. Hindistan’da Hint ve Tibet kültürünü, dinlerini ve mistik atmosferlerini yakından tanıdı. Kıbrıs’taki görevi ise, ona başta Mısır olmak üzere Akdeniz ülkelerinin uzun geçmişi, inanışları, gizemle gerçeğin birbirine örüldüğü yaşam biçimleriyle tanışma fırsatını verdi. Bu bilgi ve birikimler, Eskiçağ’ın belli başlı kültür merkezi İskenderiye ve Akdeniz’in öteki ucunda, Ortaçağ Avrupası’nı karanlığa boğan kilise egemenliğinin başkenti Avignon ortamında yüzyılımızın en çarpıcı romanlarını hayata geçirdi: İskenderiye Dörtlüsü ve Avignon Beşlisi. Durrell, 1990’da Fransa’da öldü.

Yorumlar

  1. Kitaplar insanı içine çekiyor, kısa zamanda dünyaya yayılması şaşırtıcı değil :)

    YanıtlaSil
  2. Bu yazar giderek daha da çok ilgimi çekiyor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki kitap daha var o zaman kesin kararınızı verirsiniz:) teşekkürler, sevgiler

      Sil
  3. dördünü de severek okudum :) can yayınlarının yeni kapak stili hoş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitaptan sonra bende hızla okuyacağımı düşünüyorum. Renkler müthiş olmuş ona diyeceğim yok da deseni ilk gördüğümde kızılderili motiflerine benzettim, İskenderiye'yi değil de mayaları veya inkaları konu ediyormuş gibi:) veya o kapalı/açık imgelere bakarak önce gizemliydi sonunda her şey açığa kavuştu şeklinde mi anlamalıyız bilemedim:)) Sevgiler

      Sil
  4. Yazarı hiç hatırlamıyorum ben. Kitaplar ilgi çekici görünüyor, teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
  5. Ya çok güzel kitaplar var :)

    YanıtlaSil
  6. Okumadım ama güzel görünüyor.

    YanıtlaSil
  7. Kitapların basımı ve kapak tasarımları çok hoşuma gitti, henüz okumadım ancak merak uyandırdı, yorumunuza sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ara deneyin derim, önemli bir seri. Teşekkür ediyorum

      Sil
  8. yeni dizilerim geldi hanıım, hepsi kuzey ve heyecanlı :)

    YanıtlaSil
  9. Ben bu kitabı ilkinden daha sürükleyici bulmuşum, olayların farklı bir kişinin bakış açısından anlatılmasını ben de çok severim, bu kitapta da bu teknik çok güzel kullanılmış ve birçok şeyi açıklıyor, siz de çok güzel anlatmışsınız Gül Hanım, elinize sağlık sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitabın avantajı karakterlere, yazara, ortama alışmak diye düşünüyorum. Bu kitabı okuduğuma memnunum, devamı için sabırsızlanıyorum, seri beni içine aldı:)) Güzel sözleriniz için çok teşekkür ediyorum Eren Hanım, sevgiler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH