PER PETTERSON - SİBİRYA HAYALİ

Per Petterson'dan ikinci kitabımı okumuş bulunuyorum, yazardan ilk hangi kitabı okuyayım diye çok zor seçim yapmış ve Reddediyorum'u okumuştum... romanı beğenmekle birlikte (Norveç'li yazarları sevmeme rağmen), yazar bende devam etme isteği pek uyandırmamıştı... Sibirya Hayali ise görür görmez ilgimi çekti ve okuyayım, yazar hakkında da emin olurum diye düşündüm...

İkinci Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde Danimarka'nın küçük kasabasında 6-7 yaşlarında küçük bir kız, hayran olduğu abisi Jesper, aşırı dindar annesi ve hayat karşısında ezilen marangoz babası ile yaşıyor... küçük kızın gözünden ailesi anlatılıyor, abi-kardeşin çocukluk oyunları ve hayalleri (küçük kız Sibirya'ya, abisi de Fas'a gitmek istiyor) ile devam ediyor, sonrasında Almanlar geliyor, ülke işgal ediliyor ve ailenin hayatını okumaya devam ediyoruz...

İlk okuduğum kitabın sonunu zayıf bulmuştum ama bundan daha akıcıydı ve daha çok ilgimi çekmişti... bu roman çok daldan dala atlıyordu, sanki yazarın çok kafası karışmış da ne anlatacağını bilemez bir halde gibi geldi bana... romanın başları sayılabilecek bir noktada ilgimi kaybettim ama yine de sonuna kadar okuyabildim... kötü bir roman değil ama bana aman aman hitap etmedi... yazarda adını koyamadığım, bana hitap etmeyen bir yan var ama tam çözemiyorum, buna rağmen kuzey yazarlarını seviyorsanız deneyebilirsiniz...

Not: Sayfa 16'da ''ağaçtan aşağıya tırmanıyoruz'' şeklinde bir cümle var, bu nasıl bir çeviridir? Tırmanmak yukarı doğru bir eylemdir, ağaca tırmanılır, ağaçtan aşağı inilir, dağa tırmanılır, dağdan aşağı inilir vs.vs. Norveççede her iki eylem tek bir fiil ile ifade ediliyor mu? bilemiyorum ama bizde öyle değil, bu nasıl gözden kaçırılmış bir türlü anlam veremedim...


Yazar: Per Petterson

Çevirmen: Banu Gürsaler Syvertsen

Özgün Adı: Til Sibir

Sayfa Sayısı: 232

Basım Yılı: 2022

Yayınevi: Metis


Sibirya Hayali Norveçli yazar Per Petterson’un At Çalmaya GidiyoruzLanet Olsun Zaman NehrineReddediyorumBenim Durumumdaki Erkekler ve Ardından’dan sonra yayımladığımız altıncı romanı.


“Yandaki bölmeyi dene,” diyor Jesper tahta perdenin arkasından seslenerek. “Dorit yatıyor orada, çok iyi huyludur.”

Aradaki yolda duruyor ve Jesper’in sakin sakin nefes alışını dinliyorum. Bakışlarımı bölmesinde uyuyan Dorit’e çeviriyorum, geniş sırtı karanlıkta giderek daha iyi seçiliyor. Eğilip Dorit’in sırtını okşuyorum.

“Konuş onunla,” diyor Jesper, ama ben ne diyeceğimi bilemiyorum, şu an dilimin ucuna gelenleri yüksek sesle söyleyemem. Bölme daracık, hiç boş yer yok, Dorit hafifçe dönse beni tahta perdeye yapıştırır. Hayvanın boynunu okşuyorum, sonra da kulağına eğilip cesur kurşun asker masalını anlatmaya başlıyorum. Masalın sonuna, kurşun askerin alevlere karşı koyarken yavaş yavaş eridiği bölüme gelince öne doğru yatıyor ve kollarımı hayvanın boynuna doluyorum, pencereden içeri dolan rüzgârın nasıl balerini havalandırıp alevlere doğru sürüklediğini, ateşe düşen balerinin nasıl kayan yıldız gibi parladığını ve alevlerin söndüğünü anlatıyorum, masalımı bitirdiğimde soluk bile almaktan korkuyorum.

1934 yılının Noel gecesini yaşıyoruz, Jesper ve ben her şeyin nefes aldığı bir ahırda iki ayrı bölmede, iki ayrı inekle sarmaş dolaş yatıyoruz, belki de uykuya dalıyoruz, çünkü gerisini pek hatırlamıyorum.


Per Petterson

1952’de Oslo’da dünyaya geldi. Kütüphanecilik eğitimi alan Petterson, tüm zamanını yazarlığa vakfetmeden önce bir süre kitapçılık, çevirmenlik ve edebiyat eleştirmenliği yaptı. 1987’de öykülerden oluşan ilk eseri Aske i munnen, sand i skoa yayımlandı. Daha sonra yazdığı Ekkoland (1989), Det er greit for meg (1992), Sibirya Hayali (1996, Metis 2022), Ardından (2000, Metis 2022) adlı eserleriyle Norveç’in en iyi romancıları arasına girdi. At Çalmaya Gidiyoruz (Metis 2008) ile büyük bir çıkış yapan yazar hem Norveç Kitapçılar Ödülü’nü hem de Norveç Edebiyat Eleştirmenleri Ödülü’nü aldı. Eser İngilizceye çevrildikten sonra dünya çapında ün kazandı. 2004’te Månen over Porten adlı bir deneme kitabı yayımlayan Petterson’un Lanet Olsun Zaman Nehrine (Metis 2012) adlı romanı Kuzey Ülkeleri Konseyi’nin edebiyat ödülüne layık görüldü. Metis’te ayrıca yazarın Reddediyorum (2013) ve Benim Durumumdaki Erkekler (2020) adlı romanlarını yayımladık.

Yorumlar

  1. Ağaçtan aşağı tırmanmak, garip bir çeviri olmuş gerçekten. :)
    İnsan her kitapta aradığını bulamayabiliyor, bunu birinden elektrik almaya benzetiyorum. Yazar ne yapıp etse de o elektriği alamayınca devam etmek zor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet elektrik almaya benziyor:) aslında Petterson diğer Norveçli yazarlara benzer yazıyor, Ülkemizde de çok seveni var, başlangıçta bende seveceğimi düşünüyordum ama çözemediğim bir durum oluştu. Başka kitaplara artık:) Teşekkürler, sevgiler

      Sil
  2. Hocam çok iyi bir içerik uretmişsiniz kitap hakkında daha fazla bilgilendim teşekkür ederim kolay gelsin iyi çalışmalar

    YanıtlaSil
  3. Kuzey edebiyatını severim, sizin yazılarınızı da... Per Petersen okumadığım bir kuzeyli ki biraz uzak durmam gerektiğini hissettim şimdilik. Üstelik okunmayı bekleyen onca kitap varken. :) Yazınızda dikkatimi çeken asıl şey çeviri hakındaki düşünceniz oldu. Sonra Banu Gürsaler Syvertsen adını görünce daha çok şaşırdım çünkü Kuzey Edebiyatı'ndan çevirilerine hayran olduğum, Kar Yağacak adlı epey zaman önce okuduğum ve çok beğendiğim bir kitap hakkında yazarken şu cümleleri kurduğum bir çevirmendi kendisi ki genelde sadece çevirmen adını yazıp geçerim: "Çevirmen Banu Gürsaler Syvertsen'e de hayran oldum; hikayenin içinde geçen yerel kültüre ait dinsel ritüelleri, tanımlamaları, dildeki nüansları sıkıcı olmayan dipnotlar halinde vermesi; özellikle sokakta görsem işte bu diyecek kadar tanıdığım Müfettiş Rasmussen'in sorgu esnasında kullandığı -Norveç dilinde nasıl olduklarını bilemeyeceğim- ifadelerini "niçünn", "nas'sı yani" ve "amin" şeklinde çevirip uyarlaması, bu uyarlamanın karakterle eşlenmesinin yarattığı duygu ile de sadece Dan'ı değil beni de gıcık edip kanımı dondurması, çevirinin kalitesini ortaya koymak açısından önemli nüanslardı."

    Muhtemelen yayınevinden kaynaklı bir açıklama eksikliğidir o diye düşünüyorum ya da düşünmek istiyorum; kendisinin bir hayranı olarak:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii tek bir cümle ile çevirmeni yargılamak anlamsız olur kaldı ki kitabın genelinde çeviriye dair bir olumsuzluk görmedim. Banu Hanım'dan toplam 4 kitap okudum ama Norveççe için favori çevirmenim olduğunu söyleyemem. (Kar Yağacak romanında da kayakla ilgili bir kelime değişik gelmişti). Yukarıda yazdığım cümle de son okumalarda düzeltilmeliydi diye düşünüyorum. Katkı için teşekkür ediyorum.

      Sil
  4. Per Peterson etkileyici ismine rağmen benden geçer not alamıyor, dö per olsa bile kar etmez:)) Şu ara sürükleyici bir kitaba rastlamakta zorlanıyorum buna hiç girmeyeyim:)) elinize sağlık Gül Hanım, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben akıcı değil derken ilk okuduğum kitapla karşılaştırmıştım, zor okunan bir kitap değil, rahatlıkla bitirdim. Başka kitaplara diyelim Eren Hanım, sevgiler:)

      Sil
    2. İlk kitabı oldukça beğendiğinizi hatırlıyorum Gül Hanım, yazarın tarzını "sanatsal kurgu" olarak nitelemişler, bu kitabı da eminim güzeldir o halde, karşılaştırmanızı anlıyorum şimdi, sevgiler:)

      Sil
    3. Sanatsal kurguyu bilemedim:)) sevgi benden

      Sil
  5. Çeviri de bazen öyle saçma sapan şeyler oluyor ki ve açıkçası beni pek rahatsız ediyor. Okuma motivasyonum o an için yerlere düşüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız rahatız edici oluyor. Bundaki talihsizlik kitabın en başında yer almasıydı, neyse ki sonrasında bir olumsuzluk olmadı. Teşekkürler, sevgiler

      Sil
  6. lanet olsun zaman nehrine 2021 yılında okuduğum en iyi iki romandan biriydi :) japon romanı kasiyer ile birlikte :) petterson okuycam bütün romanlarını :) bencesi lanet olsun ile at çalmaya gidiyoruz, bu ikisini bir dene yanii :) ben de bu at çalmayı okuycam :) belki zamanla seversin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genel olarak yazar beğeniliyor, at çalmaya gidiyoruz en meşhur kitabı da, ilk okuyacağımı seçerken buna da nehirli olana da bakmıştım ama beni cezbetmemişti. Sibirya Hayali'nden sonra geri dönebileceğimi pek sanmıyorum ama kısmet:) Sizin bu yazarı sevdiğinizi biliyorum, keyifli okumalar, sevgiler

      Sil
  7. Nordik yazarları okumak -bu yazarı okumamış olmakla beraber- bana hep biraz durgun suyu zorla dalgalandırmaya çalışmak gibi geliyor, tam olarak tanımlayacak kelimelerim de yok şu anda fakat nasıl desem, bir can sıkıntısı hali, bir yılgınlık safhası gibi sanki... Fakat enteresan bir şekilde bütünüyle yakalamasa da okurun o konsantre halini, bir bırakamama etkisi oluyor bende, yavaştan, sakince bitirme ihtiyacı... Keyifli okumalar olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuzey edebiyatını çok seviyorum Japonlarla beraber en sevdiklerimden, ona hiç şüphem yok. Burada başıma gelen tüm okuduklarım içinde 2-3'ü geçmez, o yüzden takip etmeye devam. Sizi de sonunda yakalıyorsa ne güzel:) Keyifli okumalar Eylem Hanım, sevgiler

      Sil
  8. Biraz hüzünlü bir kitap izlenimi uyandı bende, hatta biraz realist bir roman sanırım

    YanıtlaSil
  9. Yazdıklarınızı ve yorumları okuduktan sonra kafam biraz karıştı. Yazarın hiçbir kitabını okumadım. Sanırım macera türünde yazılmış. Popüler edebiyata bir örnek olduğunu düşünüyorum. Çeviri son derece önemli tabii. Hele verdiğiniz örnektekine benzer bir hata bütün kitabı lekeleyebiliyor. İyi okumalar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben anlatamadım sanırım kesinlikle macera veya popüler bir kitap değil gerçek edebi bir kitap bu. Bir yere ait olmak/oradan ayrılmayı istemek/ ayrıldıktan sonra tutunabilmek/ evine döndüğünde eve gelmiş gibi hissedebilmek veya hissedememek ile ilgili. Zaman savaş dönemi olduğu için ondan da bahsediyor tabii ki. Teşekkürler

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH