ÖMÜR İKLİM DEMİR - Kum Tefrikaları

Birkaç yıldır yazarın ilk kitabına sıklıkla rastlıyordum, herkes çok seviyor ama öykü olduğu için hiç oralı olmadım ve kaldı öylece... geçen ay bu kitap yayımlandı, bu kez roman deniliyor ama ben yine tereddüt ettim çünkü; öykücü olan yazarlar roman yazdığında genellikle bu uç uca eklenmiş veya iç içe geçmiş öykülerden oluşuyor ve bundan hiç hoşlanmıyorum... arka kapak yazısından pek bir şey anlaşılmıyordu bu kitapta öyle çıkar diye vazgeçmiştim ama bırakmadan önce YKY'nin sitesindeki tadımlık bölümünü okuyayım dedim ve yazarın dilini çok keyifli buldum, dolayısıyla buradayız...

Hikaye Urfa'nın Suruç ilçesinde başlıyor, cerrah olan Dr. Mithat'a bir telefon geliyor İstanbul'daki büyükhalası Yurdanur Hanım vefat etmiş ve kendisine yüz küsur yıllık, konak benzeri bir müstakil ev kalmış olduğunu öğreniyor... evi teslim almaya gittiğinde konağı oda oda dolaşıyor, her dolabı, çekmeceyi açıyor ve orada Yurdanur Halanın kocası tayyareci Şevket Kemal Enişteye ait olduğunu düşündüğü bir günlük buluyor... Arap harfleriyle ve Eski Türkçe olarak yazıldığı için okuyamıyor ama merak da ediyor, Suruç'a döndüğünde edebiyat öğretmeni arkadaşı Murat Hoca günlüğü çevirmeyi kabul ediyor ve ara ara Dr. Mithat ile Murat Hoca'nın hayatını, çoğunlukla da 1914 yılında savaşın hemen öncesinde yazılmış günlüğü okuyoruz... kitabın en başında -günlük başladığında- askeri hikayeler gibi geldi bana ve o tip hikayeleri pek sevmem ve eyvah dedim, sonuna kadar nasıl gideceğim diye ama korktuğum olmadı çok keyifli ve güzeldi severek okudum... VE 350 sayfaya kadar geldik, konu bitti, hikaye bitti, nokta kondu ama roman bitmedi daha 100 sayfa kadar var gözüküyor...

Acaba sonraki sayfalarda ne anlatıyor diye baktığımda; -sanki yazar beni haklı çıkarmak istiyor gibi- ya kıyıda köşede kalmış bir trajik evlilik öyküm vardı bunu da sonuna yapıştırayım ziyan olmasın, hazır elim değmişken dünyayı kurtarmasam olmaz onun için de mitolojik(?)-dinsel(?)-fantastik bir öykü yazayım (sıkıcı da üstelik) ve böylece kitabın sonuna bir bomba koyarak güzelim romanı kendi elimle infilak ettireyim durumuna geldi... yazar bu şekilde bir imha planı uygulayabilir de editör o sırada ne yapıyor çok merak ettim...

Velhasıl 350 sayfadan sonra okumasanız da olur, kitabın ilk bölümlerinde de açık noktalar vardı ama artık bir önemi kalmadı, bende tek kitapla yazara nokta koymuş bulundum ki yazık oldu, dili hakikaten iyiydi... 


Yazar: Ömür İklim Demir

Sayfa Sayısı: 432

Basım Yılı: 2020

Yayınevi: YKY

“Muhtelif Evhamlar Kitabı” yazarı Ömür İklim Demir’in ilk romanı “Kum Tefrikaları”

Ömür İklim Demir, bu kez “kumdan, buhardan, hayalden ibaret” bir romanla çıkıyor karşımıza. Türkiye’nin son yüz yılında dolanıyor, geçmişle geleceğin arasında sabırla mekik dokuyor.

“Kum Tefrikaları”, kuytunun, saplanıp kalmanın, kendine gömülmenin, uzaklara düşmenin, öteki bile olamamanın, boşluğun, hevesin, meşgalenin, Doktor Mithat’ın, Murat Hoca’nın, Yurdanur Hala’nın, Şevket Kemal Bey’in, ölülerin, kelimelerin, telgraf tıkırtısının, tozun, rüzgârın, bulutların, bütün o yılların ve de üstümüzden esip geçen diğer şeylerin hikâyesi… Rüzgâr hiç durmadan esiyor sayfaların arasında, her şey bir görünüp bir kayboluyor ya da bir kaybolup bir görünüyor. Yutuyor kenarları, köşeleri, arabaları, evleri kum; yutuyor günleri, takvimleri, atları, uçakları ve de hepsinden mürekkep hayalleri… Bozkıra bakan izbe balkonlar, Boğaz’a açılıyor bir vakit; ölümler umuda, umutlar çaresizliğe benziyor yavaş yavaş. Her kavram değişip dönüşürken, Türkiye’nin son yüz yılında dolanıyor Ömür İklim Demir, kat kat açılan bir romanla çıkıyor karşımıza.

“Panjurların gölgesi yüzümde parlayıp söndüğünde, bıyığımla oynuyordum; ardından boğuk bir gök gürültüsü geldi. Sigaramın külünü silktim. Beş saniye önce kor gibi yanan kül, yüz yıllık diğer külün içinde kaybolup gitti. Geçmiş tarafından yutulmak böyle bir şey olmalıydı.”

Bir iyi dilek, bir ilk roman… “Kum Tefrikaları”.

Ömür İklim Demir, 1980’de Adana’da doğdu. Tarsus’ta büyüdü. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Yedi yıl ceza avukatı, üç yıl da reklam yazarı olarak çalıştı. Öğrencilik yıllarında çeşitli fanzinlerde ve teknoloji dergilerinde yazarlık yaptı. İlk öyküsü 2010′da Varlık’ta, ilk kitabı Muhtelif Evhamlar Kitabı 2015’te YKY’de yayımlandı. Bu kitabıyla, 2016 yılında hem Haldun Taner Öykü Ödülü’ne, hem de Ankara Üniversitesi Öykü Ödülü’ne layık görüldü. 2015’te yazdığı bir öyküsüyle de Giovanni Scognamillo adına verilen GİO Ödülleri’nde “Yılın En İyi Öyküsü” ödülünü aldı. Şimdilik var olmakla meşgul.

Yorumlar

  1. yazarı duydum ama okumadım ama hakkında olumlu şeyler sölüyolardı. bu romanın konusu da güzelmiş ama demekki sonunu getirememiş, bulamamış bişiy uydurmuş demekkiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır sonunu getirememiş filan değil, romanı güzelce bitirmiş aslında. Bitirdikten sonra ilave olarak iki öykü eklemiş bana göre. Böyle olunca da romanın ritmi bozulmuş ve çok acayip dağılmış her şey. Benim yazının başında söylediğim uç uca eklenen öyküler gibi olmuş.

      Sil
  2. kum tefrikaları eganba çok satanlarda görüp merak etmiş ama listemde olmayan bir kitabı almayayım demiştim şimdi de kararsız kaldım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar çok seviliyor o yüzden çok satanlarda olması şaşırtıcı değil. Kitabın ana kısmı iyiydi zaten ben sonundaki gereksiz eklemeleri sevmedim. Bir ara deneyin en iyisi:) Teşekkürler, sevgiler:)

      Sil
  3. çok haklısınız Gül Hanım ben de bazı kitaplara bakınca "aa editörü de mi varmış" diyorum bazen:)) sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Çok teşekkür ediyorum Eren Hanım, sevgiler:)

      Sil
  4. Yanıtlar
    1. Bu kitabını okursanız eğer yorumunuzu merak edeceğim. Teşekkürler, sevgiler:)

      Sil
  5. Okuduklarınıza zaman zaman bakıyorum ama bu ay ziyaret edememiştim, Kum Tefrikaları'nı görünce sevindim. Yazarın hikaye kitabını okuyup sevenlerdenim, kalemini ben de beğeniyorum. Keşke sonu bu şekilde bitmeseymiş. Yine de okumayı düşünüyorum, bakalım artık ne zaman kitap siparişi verirsem :))
    Mutlu yıllar diliyorum size.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuduktan sonra blogunuza yazarsanız sevinirim. Size de mutlu sağlıklı yıllar, sevgiler:)

      Sil
  6. Ne kadar aynı düsünmüşüz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH