DMITRY GLUKHOVSKY - GELECEK
Gelecek,
D. Glukhovsky'den okuduğum üçüncü kitap oldu, konusu çok ilginç
geldiği için görür görmez okumak istedim... gelecek kurguları
beni ürkütüyor, bu kitapta şaşırtmadı ve hep boğuluyormuşum
hissi ile okudum... zaten yazarın kitaplarında beni en çok
rahatsız eden durum konuların klostrofobik olması veya ben öyle
hissediyorum...
Gelelim
konuya; tarih 25. yüzyıl ortaları, yaklaşık 22. yüzyılda
insanları sonsuza kadar yaşatacak formülün Rusya'da bulunması
sonrasında dünya nüfusu 1 trilyona, Avrupa nüfusu ise 120 milyara
ulaşmış durumda... yazar aşağıda detayını okuduğunuz hikaye
ile Avrupa'daki durumu anlatıyor... arada Rusya'dan ve Amerika'dan
da bahsediyor ama çok az... dünyanın geri kalanında ise bir
sürü değişiklikler olmuş ama onlara da çok değinmiyor... bu
kadar çok insanı yerleştirmek için devasa kuleler inşa etmişler
bulutlara kadar yükseldiğini söylüyor, yer yüzeyi artık
neredeyse hiç gözükmüyor, bu kuleler yatay olarak da köprülerle
birbirine bağlantılı, hızlı asansörler, hızlı trenler, hava
araçları ile bu kuleler arasında dolaşıp duruyorlar... çoğu
insanın ancak yatacak kadar yeri var, yiyecek maddelerini filan da
bu kulelerde üretiyorlar, yapay çimle yapılmış parklar bahçeler
de bu binalarda, tüm vahşi hayvanların soyu tükenmiş v.s. durum
bu... çoğu insan yeryüzünü de gökyüzünü de göremeden
yaşıyor, sürekli mutluluk hapları, antidepresanlar, uyku hapları
kullanıyorlar ve bu halde sonsuza kadar yaşamak ne anlama geliyor
diye sormadan edemedim...
Konu;
çocuk sahibi olma isteği, ülkeler arasındaki bugüne gönderme
yaparak kurguladığı politik farklılıklar, öteki dünya olmadığı
için iflas eden din bağlamında anlatılıyor... kitapta oldukça
fazla yer tutan yetimhane hikayesi çok can acıtıydı, gelecekte
olması bugünde benzerlerinin olmadığı anlamına gelmiyor o
yüzden okurken çok rahatsız oldum...
Sonuca
gelirsek; sıkılmadan okuduysam da roman gereksiz uzun, 250 sayfa az
olsa hiçbir şey kaybolmadığı gibi daha etkileyici olurdu, döne
döne aynı şeyleri anlatıyor gibi geliyor zaman zaman... yazarın
daha önce okuduğum Metro 2033 ve Sumerki kitaplarından daha az
sevdiysem de bu kitabı da okuduğuma memnunum, ilgi alanınıza
giriyorsa deneyebilirsiniz...
Çevirmen:
Emre Alagöz
Özgün
Adı: Будущее
Sayfa
Sayısı: 640
Basım
Yılı: 2019
Yayınevi:
Panama
Geleceğin dünyasına hoş geldiniz. Yeni keşifler, insana sonsuz bir yaşam hediye etmiştir. Artık ölümler yoktur, yeni çocuklar doğmamakta, nüfus artışı önlenmektedir. Yaşayan her insan sonsuza dek sağlıklı, güzel ve genç kalacaktır.
Yasa oldukça katıdır; çocuk dünyaya getirmek isteyenler bunu devlete bildirmeli, ayrıca kadın veya erkekten biri ölümsüzlüğünden feragat etmelidir. Beklenildiği üzere yasaya direnenler çıkar ve pek çok insan, çocuğunu sisteme kayıt ettirmeden –bu sayede ölümsüzlüğünü de kaybetmeden– gizlice büyütür. Ne var ki gelecekte sır saklamak da mümkün değildir. Gereksiz nüfus artışının, geleceğin muhteşem dünyasını yok edemeyeceğini birilerinin garanti altına alması gerekmektedir. Birilerinin, insanların hayvani içgüdülerini unutmalarını ve ölümsüzlere yaraşır şekilde yaşamalarını sağlaması gerekmektedir. Bunu sağlayacak olan da “Ölümsüzler” ordusudur. Görevleri basittir: Kayıt dışı çocukları tespit etmek, onları yetiştirme yurduna göndermek ve anne ya da babadan hangisi gönüllü olursa ona yaşlanma serumunu enjekte etmek. Üstelik her çocuk, geleceğin “Ölümsüz” askeri olmak üzere yetiştirilecektir.
Onlardan biri, Jan Nachtigall, kayıt dışı bir çocuk olarak yetiştirme yurdunda büyümüş ve görevine sadık bir Ölümsüz olmuştur. Bir gün, bir teröristi yakalaması için görevlendirilir. Ne var ki işler hiç de Jan'ın beklediği gibi gitmeyecek, kendini devletin en üst kademelerine kadar ulaşan bir komplo ağının içinde bulacaktır. Ve artık mesele kişiseldir.
Valla olur mu olur ölümsüzlük yapabilirler ve bu da dinlerin gerçekten sonu olur, eh fena olmaz ve din savaşları, tarikatlar, dincilerden kurtulur dünya:))Ama insan ve tüm canlılar doğduğu andan itibaren yaşlanmaya ve ölmeye programlı. Yine de yanlış hatırlamıyorsam bir tür bakteri mi, toz böceği yani akar mı çok uzun yıllar yaşıyor, ölmüyordu. Belki sonunda yine ölürler ama yaşam süreleri 200, 300 olabilir. Bu bile felaket olur, onca insan ne yer, ne içer kitapta zaten bunu vurgulamış. Yapmasınlar 90'a, 100'e gelince ölmeli bence insanlar. Yeter:))zaten dünya çok kalabalık ve çekilmez:)
YanıtlaSilÇok teşekkürler Gül'cüğüm.
Aynen katılıyorum ölümsüzlük filan olacak iş değil, doğal olana müdahale etmemek lazım. Şuandaki 7 milyar insan bile bana çok fazla geliyor düşünsenize Avrupa'da 120 milyar, akıllara zarar. Bu tip kurguların faydası insanı düşünmeye sevk ediyor öyle bir şey olursa ne hissederim diye sorguluyorsunuz. Ben teşekkür ederim Müjde Hanım sevgiler:)
SilÖlümsüzlükle beraber genlerde oynama sonucu insan üstü bireylerin yaratılacağını tahmin ediyorum ben de. Ve aslında yeni dünyanın savaşı tamamen böyle olacak, genlerinde oynanmış hiç yorulmayan, hastalanmayan insan ve normal insan. Böyle doğmuş bebeklerde her koşulda kendine ayrıcalık isteyecek/yaratacak, gerekirse doğal olanı yok etmeye kalkacak. Bence robotların bize savaş açacağından önce bunu düşünmeliyiz. Yine aynı kapıya çıkıyor gibi görünsede ruhları olan ''robotlaşmış insanlar'' var olmuş olacak ve bence bu daha vahim.
YanıtlaSilKitabın konusu çok ilgimi çekti, en kısa zamanda okuyacağım iyi bayramlar dilerim. :)
Muhtemelen güçlü askerler yaratmak için DNA ile oynamaya başlamışlardır, gelecek hepsine gebe bir halde zamanını bekliyor, bakalım biz ne kadarını görebileceğiz. Nihayetinde hiçbir senaryoda iyi bir durum ortaya çıkmıyor, gelecek için oldukça karamsarım:( Yorumunuz için teşekkürler, size de iyi bayramlar:)
Silgelecekle ilgili şeyler okumayı hem seviyor hem de tahayyül gücümü aştığını düşünüyorum, bu kitap sanırım bir hayli bekler ...
YanıtlaSilO zaman başka kitaplara Eylem Hanım, teşekkürler, sevgiler:)
Silbilemediim. okumasam da olur. gelecek kurgulamak da ama hoş bişi olsa gerek :)
YanıtlaSilEvet:) Öyle bir hayal gücü muhteşem olmalı. Sevgiler:)
SilBilim kurgu fazla ilgimi çekmezdi şimdiye kadar. Fakat nasıl olduysa aklıma bir soru düştü ve beni araştırma yapmaya yöneltti. Birkaç gündür öykü olarak bir şeyler karalamaya çalışıyorum. Aslında konu biraz zenginleştirilip romana da döner filmi de çevrilebilir. Yakında yayınlayacağım. Ha, unutuyordum. Bundan bahsetmemin sebebi benim öyküm de bilim kurgu ve bahsettiğin kitapla ortak yönler gördüm. Teşekkürler:)
YanıtlaSilNe güzel bilimkurgu yazmanız umarım romana çevirirsiniz ve basılır. Daha nice öykülere:)
Sil
YanıtlaSilZor bir kitaba benziyor. Üzerine uzun uzun kafa yormak gerek gibi. :))
Okuması zor değilde öyle bir durumda kalırsanız nasıl davranırsınız diye düşünmek zor.
SilÇok korkunç, 1 trilyon dünya nüfusu, insanların çoğalmaları çok daha önce engellenmeliydi herhalde, şu durumda bile tatlı su kaynakları nasıl yetiyor bize bilmiyorum... merak ettim kitabı Gül Hanım teşekkür ederiz paylaştığınız İçin sevgiler:)
YanıtlaSilDaha bu ölümsüzlük vs. olmadan önce de nüfus çok yükselmiş zaten. Gerçekte 2050 için 9 milyar öngörüyorlar çok yüksek tabii. Biz değil de çocuklarımızın hayatı çok zor olacak, dediğiniz gibi su en büyük sorun. Kimsenin de önlem filan düşündüğü yok. Ben teşekkür ederim Eren Hanım, sevgiler:)
Silgelecek, gelecek mi gelmeyecek mi? :) espirik yaptım yanii :)
YanıtlaSil:)) Bu kitapta anlatılan gibi olacaksa gelmesin daha iyi. Gelecek tasviri beni o kadar gerdi ki üstüne hikayesi 19. yüzyılda geçen ikinci kitabımı okuyorum:) Sevgiler.
Sil